menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’nin yeni iklim hedefi: Emisyonlar artmaya devam edecek

17 14
21.11.2025

Diğer

21 Kasım 2025

Dr. Ezgi Ediboğlu

Türkiye’nin emisyonlarının 2035’e kadar artmaya devam edeceği, İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nın (NDC 3.0) açıklanmasıyla birlikte resmiyet kazandı. Yeni iklim hedefine göre Türkiye’nin 2035’teki emisyonları, 2023 seviyelerinin yaklaşık yüzde 16 üzerinde olacak. Ancak bu artış, şişirilmiş bir referans senaryo ile kıyaslanarak, ‘‘yüzde 41 azaltım’’ şeklinde sunuluyor.

Belge, çok sayıda strateji ve eylem sıralasa da, kritik boşluklar barındırıyor: Fosil yakıtlardan çıkış planı belirsiz, 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşmak adına hiçbir somut ara hedef ve takvim yok, üstelik uygulamayla ilgili ciddi soru işaretleri var.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın son raporlarıyla karşılaştırıldığında, Türkiye’nin yeni taahhüdünün küresel ısınmayı 1,5 ya da 2°C ile sınırlandırma hedefleriyle uyumlu olmadığı da açıkça görülüyor. Bu haliyle İkinci Ulusal Katkı Beyanı, iddialı bir iklim vizyonundan çok, emisyon artışını perdeleyen bir hesaplama yaklaşımı sunuyor.

Türkiye, İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nı, Brezilya’nın Belem kentinde düzenlenen BM İklim Zirvesi’ne (COP30) bir gün kala, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreteryası’na sundu. Bu belgede açıklanan temel hedef, toplam emisyonları 2035 yılına kadar 643 milyon ton CO₂e (karbondioksit eşdeğeri) seviyesine indirmek.

Emisyonların herhangi bir kısıtlama olmadan, mevcut seyrinde artmaya devam ettiği ‘‘referans senaryo’’da, 2035 yılında emisyonların yaklaşık 1,1 milyar tona ulaşacağı hesaplanıyor. Türkiye’nin iklim hedefi ise 2035 yılında emisyonların bugünkü emisyonlara kıyasla azalması değil, bu referans senaryoya göre 466 milyon ton - yani yüzde 41 - daha düşük olması. Belgeye göre bu taahhüt, 2053’te net sıfır emisyona ulaşma hedefi ve Türkiye’nin uzun dönemli stratejileri ile uyumlu.

TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 2018 yılında yaklaşık 530 milyon ton CO₂e olan emisyonları, 2023 yılında yaklaşık 552 milyon ton CO₂e’ne yükseldi. İkinci Ulusal Katkı Beyanı’na göre ise 2035 yılında yüzde 41’lik azaltıma rağmen 643 milyon ton CO₂e olacak. Kısacası, 2018’e kıyasla yaklaşık yüzde 21’lik, 2023’e göre ise yaklaşık yüzde 16’lık bir artış gerçekleşecek. Bu yaklaşımı günlük hayata uyarlayarak örneklendirecek olursak: 60 liralık elbiseye 100 liralık etiket koyup ‘‘yüzde 40 indirim’’ duyurusuyla 60 liraya satmaya benzetebiliriz.

Özetle Türkiye’nin emisyonları, 2035 yılına kadar artmaya devam edecek ve plana göre ancak 2038’de tavan yapacak. Oysa küresel iklim bilimi otoritesi olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 2022’de yaptığı analiz, küresel ısınmayı 2°C ile sınırlandırmak için emisyonların ‘‘en geç 2025 yılından önce zirveye ulaşması ve 2030 yılına kadar dörtte bir oranında azaltılması gerektiğini’’ bilimsel olarak ortaya koymuştu.

BM Çevre Programı’nın bu ay yayımlanan ‘‘Emissions Gap Report 2025: Off Target’’ başlıklı raporuna göre ise Paris Anlaşması’nın belirlediği 1.5°C hedefini aşmamak için devletlerin 2035 yılına kadar emisyonlarını, 2019 yılına kıyasla yüzde 55 oranında azaltmaları gerekiyor. Hedef 1.5°C’den 2°C’ye çıkarıldığında dahi 2019’a göre yüzde 35’lik azaltım şart görünüyor.

Bu rapora göre, ülkelerin taahhütlerini tam olarak yerine getirmeleri halinde bile sıcaklık artışının yüzyıl sonunda 2.3 - 2.5°C arasına ulaşacağı belli. Dolayısıyla Paris Anlaşması’nın getirdiği, sıcaklık artışını 1.5°C ile sınırlama hedefinin kaçtığı, artık bilimsel bir gerçeklik.

Bu veriler ışığında düşünürsek, Türkiye sadece yetersiz bir iklim hedefiyle dikkat çekmiyor, 2035 için resmi olarak emisyon artırımı taahhüt etmiş durumda. Raporun büyük bölümünde Türkiye, G20 grubu içinde değerlendiriliyor. Bu gruptaki diğer ülkeler gibi, Türkiye’nin taahhütlerinin, küresel ısınmayı 1.5-2°C ile sınırlandırma hedefiyle uyumlu olmadığı vurgulanıyor.

İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nın en kritik eksikliği ise enerji alanında. Fosil yakıtlardan çıkış planı belirsiz ve kömürden çıkış taahhüdü yok. Her alanda olduğu gibi yenilenebilir enerji kapasitesinin artışına........

© T24