menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pew Anketi: Türkiye’de her 10 kişiden sekizi iklim değişikliğinden endişeli

15 6
12.11.2025

Diğer

12 Kasım 2025

Pew Araştırma Merkezi’nin Türkiye’nin de aralarında bulunduğu sekiz orta gelirli ülkede yaptığı anket, tüm ülkelerde toplumların çoğunluğunun iklim değişikliğinin yaşadıkları bölgeyi etkilediğini düşündüklerini ve etkilerini azaltmak için hayatlarında değişiklik yapmaya gönüllü olduklarını ortaya koyuyor.

Türkiye’nin yanı sıra Arjantin, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Kenya, Meksika, Nijerya ve Güney Afrika’da 12 bin 375 kişiyle yüz yüze yapılan ankete göre, katılımcıların büyük çoğunluğu iklim değişikliğinden bireysel olarak zarar görme endişesi taşıyor. Bu oran çoğu ülkede yüzde 80’in üzerinde, Türkiye’de ise yüzde 82.

Türkiye’de katılımcıların yüzde 75’i için en büyük endişe kuraklık ve susuzluk. Ankara Bilim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başar Baysal, bu sonucu, iklim değişikliğinin etkilerine dair farkındalığın artmasıyla açıklıyor. Susuzluk gıda güvenliğiyle doğrudan ilişkili olduğu için, bu endişenin öne çıkmasının anlaşılır olduğunu belirten Baysal, ankette dikkat çeken bir başka bulgunun, sıcak hava dalgalarına yönelik endişenin düşük olması olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin son beş yılda yaygın ve büyük çaplı yangınlar yaşadığını hatırlatan Baysal, buna rağmen sıcak hava dalgalarının öncelikli bir tehdit olarak görülmemesini ‘‘yangınlar ile sıcak hava dalgaları arasındaki ilişkiye dair farkındalığın henüz oluşmamasına’’ bağlıyor.

Baysal, araştırmanın, Türkiye’de iklim yasası tartışmalarının sürdüğü ve aynı dönemde iklim karşıtı sosyal medya kampanyalarının yoğunlaştığı bir zamanda yapıldığına dikkat çekiyor. Bu süreçte ‘‘yapay et yemek zorunda kalacağız’’, ‘‘tarım arazilerine el konulacak’’ ya da ‘‘iklim değişikliği bir küresel komplodur’’ gibi asılsız iddiaların yaygınlaştığını hatırlatan Baysal’a göre, bu tür dezenformasyonların anket sonuçlarını kısmen etkilemiş olması mümkün.

Yine de Baysal, Türkiye dâhil tüm ülkelerde iklim değişikliği farkındalığının yüksek, iklim şüpheciliğinin ise düşük olduğunu vurguluyor:

‘‘Ankette yer alan ülkeler, ‘orta gelir seviyesindeki ülkeler’ olarak sunulmuş. Ancak iklim çalışmaları perspektifinden bakarsak, bunları gelişmekte olan ve iklim değişikliğinde tarihi sorumluluğu olmayan ülkeler olarak da tarif edebiliriz. Tarihi sorumluluğu olmayan ülkelerde bile farkındalığın bu denli yüksek olması son derece kıymetli.’’

Ankara Bilim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başar Baysal’ın çalışmaya dair değerlendirmelerini aşağıda paylaşıyoruz:

Türkiye’de toplumun yüzde 75’inin en büyük endişesi, kuraklık ve susuzluk. Aynı oran 2015’te yüzde 35’miş. Bence bu, farkındalığın artması ile ilgili. ‘‘İklim değişikliği bir köpekbalığı ise dişleri su güvenliğidir, suya yönelik tehdittir,’’ diye bir söz vardır. Su, çok boyutlu bir konu; su güvenliği deyince işin içine gıda güvenliği de giriyor çünkü tarımla da doğrudan bağlantılı.

Türkiye’de bu endişe çok ayrışarak artmış ve diğer ülkelere yaklaşmış. Bu çalışma kapsamında yer alan diğer ülkelerde de temel olarak su ve gıda güvenliğine yönelik endişe görüyoruz. İnsanların hayatını doğrudan etkileyebilecek bir konu olduğundan bu endişenin öne çıkması normal. Geçen yıl İstanbul Politikalar Merkezi’nde yaptığımız çalışmada da iklim değişikliğinin yarattığı en önemli tehdit, benzer olarak su güvenliği çıkmıştı.

Biliyorsunuz her yıl yaz aylarında ‘‘İstanbul’un barajlarında iki aylık/15 günlük su kaldı,’’ gibi haberler görüyoruz. Dolayısıyla toplum bununla yüz yüze geliyor ve doğrudan hayatını etkileyen bir tehdit hissediyor. Çevresel konularla ile ilgili uluslararası toplumdaki dönüşüme baktığımızda da insanların farkındalığının, buna bağlı gayretlerin, Çernobil faciası ya da ozon tabakasının incelmesi gibi tehlikelere maruz kaldıktan sonra arttığını görüyoruz. Baraj sularının azalması, yangınlar ya da seller gibi insanları doğrudan etkileyen tehditler karşımıza çıktıkça, Türkiye’de de insanların farkındalığı artıyor.

Burada başka bir durum dikkatimi çekti: Hem Türkiye’de hem de dünyanın genelinde, sıcak hava dalgalarına dair endişe çok düşük. Aslında bildiğiniz gibi Türkiye’de son beş yılda çok büyük yangınlar yaşadık. Bu yıl da yaşandı, 2021’de yaygın ve büyük çaplı yangınlar oldu. Bu konu da her yaz toplumun ve siyasetin gündeminde yer alıyor. Buna karşın sıcak hava dalgalarına yönelik endişenin çok düşük olduğunu görüyoruz.

Bence sıcak hava dalgalarının tehdit olarak öncelenmemesi, yangınlar ile sıcak hava dalgaları arasındaki ilişkiye dair farkındalığın henüz oluşmamasından kaynaklanıyor. Bu konuda, farklı grupların yangınları çıkardığına dair birçok iddia ortaya atılıyor ve böylelikle iklim değişikliğinin yarattığı temel etki göz ardı ediliyor. İnsanların bu gibi daha basit açıklamalara inanması çok daha kolay.

Ama aslında yangınların iklim değişikliği ile ilişkisi, bilimsel olarak netlikle ortaya konulmuş bir şey. Sıcak hava dalgalarından dolayı hem havadaki nem hem de ormandaki yanıcı maddelerin nemi azalıyor ve yanıcılığı artıyor. Yangınların sıklığı ve şiddeti artıyor. Oysa........

© T24