COP31’e doğru: Türkiye’den “yeni ve çok daha kuvvetli” sözler beklenecek
Diğer
23 Kasım 2025
2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 31. Taraflar Konferansı’na (COP 31) ev sahipliği için Türkiye ve Avustralya arasında süren rekabet sona yaklaşmış görünüyor. Henüz resmî bir açıklama yapılmamış olsa da, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, COP 31’in Türkiye’de gerçekleşeceğini ve Avustralya’nın müzakerelere liderlik edeceğini ileri sürdü. Ankara ise bu iddialara henüz doğrudan yanıt vermedi.
Türkiye’nin güçlenen adaylığı ve olası ev sahipliği hakkında değerlendirmelerini aldığımız Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, böyle bir ev sahipliğinin ülke adına prestij sağlayacağı gibi önemli sorumluluklar ve riskler de getireceğine dikkat çekti.
COP 31’in resmî gündeminin yanı sıra ev sahibi ülkenin belirleyeceği ek gündemin de kritik önem taşıdığına işaret eden Türkeş, başarılı bir COP başkanlığı için hazırlıkların gecikmeden başlaması gerektiğini vurguladı. Türkeş’e göre Türkiye, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların çözümüne katkı sunarak ve Akdeniz odaklı, Türkiye’nin ve Antalya’nın adını taşıyacak inisiyatifler geliştirerek, ‘‘marka değeri’’ taşıyacak sonuçlar elde edebilir.
Ancak olası ev sahipliği, Ankara’nın iklim politikalarına yönelik beklentileri de artıracak. ‘‘COP 31’de Türkiye’den de iklim değişikliği mücadelesinde ve uyumda, bugüne kadar verdiği sözlerin bir adım ötesine geçen, yeni ve çok daha kuvvetli sözler vermesi beklenecektir,’’ diyen Türkeş’e göre bu adımlar arasında emisyonlarda mutlak azaltım ve fosil yakıtlardan çıkış taahhütleri yer alabilir.
Türkeş’in bir diğer uyarısı ise fosil yakıt ve nükleer lobisinin olası etkisine yönelik. Son 10 yılda COP zirvelerinin, fosil yakıt ve nükleer lobilerinin oldukça aktif olduğu ‘‘iklim fuarları’’na dönüştüğünü aktaran Türkeş, ‘‘Türkiye’nin bu tarafa kaymaması, tersine, hem kömürden uzaklaşma ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma hem de yeni yenilenebilir enerjinin payını artıracak girişimlere ve yutakların geliştirip artırılmasına önem vermesi lazım,’’ diyor. ‘‘Aksi halde Türkiye’deki toplantı da, son üç konferansta olduğu gibi lobilerin at oynattığı iklim fuarlarına dönüşür. Bu da Türkiye’deki COP 31’in iyi anılmasının, yani bütün halinde başarılı ve az eleştirilen bir toplantı olmasının önüne geçebilir.’’
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu ve Fizik Bölümü Yarı Zamanlı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş’in değerlendirmelerini aşağıda paylaşıyoruz:
BMİDÇS 31. Taraflar Konferansı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ev sahipliğinde ve liderliğinde Antalya’da yapılacak. Bu bir yandan Türkiye için prestijli, bir yandan da başarıya giden yol açısından sorumluluklar oluşturuyor ve bazı riskler taşıyor.
Türkiye, resmi gündemin içerisinde bugüne kadar hakkıyla yer bulamamış konularda yeni inisiyatifler, girişimler, platformlar veya çok taraflı anlaşmalar oluşturabilir. Daha önce pek çok taraflar konferansında; afetler, kuraklık, metan emisyonlarının azaltılması, kayıp ve zararların tazmini, ormanların güçlendirilmesi gibi farklı konularda benzer girişimler yapıldı. Türkiye de konumu nedeniyle, gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkeler arasında var olan anlaşmazlıkları, sorunları ya da iletişim eksikliklerini giderebilecek önemli bir aracı ülke rolünü üstlenebilir.
Türkiye bir Akdeniz Havzası ülkesi ve burası, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden, şiddetli hava ve iklim olaylarından en fazla etkilenen ve gelecekte de en fazla etkilenebilecek bölgelerden biri. İklim değişikliğinin etkileri açısından bir sıcak nokta. Buradan yola çıkarak Türkiye, Akdeniz ülkelerini içeren, Akdeniz odaklı, iklim değişikliğine uyumu ve adil geçişi öne çıkaran bir inisiyatif, platform veya çok taraflı bir örgütlenme oluşturabilir.
Türkiye ayrıca ormancılık konusunda, özellikle erozyon ve çölleşmeyle mücadele, ağaçlandırma ve ormanlaştırma konularında deneyimli bir ülke. Kuşkusuz sorunları ve eleştirilen yanları var, ancak yine de Akdeniz Havzasındaki gelişmekte olan ülkelerin orman yutak kapasitelerinin geliştirilmesine ve artırılmasına ilişkin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden