Zamanı hissettiğimiz için mutlu, bildiğimiz için mutsuzuz

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

16 Kasım 2025

Fotoğraflar: İbrahim Dizman

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çok okunan, üzerinde çok konuşulan kitabı Saatleri Ayarlama Enstitüsü, kanımca sadece şu iki cümle için yazılmıştır: "Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki zaman ve mekân insanla mevcuttur." Tanpınar'ın bu saptaması kabul edilebilir bir doğruluk içerse de ben olsam biraz farklı söylerdim. Mekân zaman olmalıydı, yürüyüşü saatler. Ayarı, evet insan...

Zaman kendiliğinden yoktur. Son haftalarda gündemimize giren ve 31/Atlas olarak adlandırılan gök cismi, saatte 220 bin kilometre hızla yol alıyor uzayın sonsuz karanlığında. Ne zamandan beri, ne zamana ve nereye kadar, bilmiyoruz! Zaman kavramı var mı onun için o sonsuzlukta? Belki de yok. Nâzım Hikmet'in "mavi kadifede bir yaldız zerresi" dediği dünyamızda ise var!

Gerçekte, bizim bambaşka anlamlar yüklediğimiz bir olgu olarak var zaman. Tıpkı uzay boşluğunda ilerleyen o gizemli nesne gibi sonsuz bir hızla akan ırmağa benziyor. Bu akışın sözü bile edilmeye değmez küçücük bir diliminde varız ve bunu hissettiğimiz için mutlu, bildiğimiz için mutsuzuz. Hissettiğimizde kendi varlığımızı da duyumsamış oluyoruz çünkü, bu yüzden mutluyuz. Tersinden söylersek, zaman yoksa biz de yokuz; hissettiğimiz için varız işte, yaşıyoruz, anılar biriktiriyoruz, ne mutlu bize. Ancak zamanın bizim için bir sonu olduğu bilincinde olmamız da mutsuzluk kaynağı aynı zamanda. Bu mutsuzluğu bin bir yolla avuntuya dönüştürüp unutmaya çalışsak da gerçek değişmiyor.

Stoacı bilge Marcus Aurelius, Kendime Düşünceler'de "Gerçekleşen her şeyi taşıyan bir nehre, güçlü bir akıntıya benzer zaman. Çünkü görür görmez her şey akıntıya kapılıp gider; işte bir diğeri geçiyor şimdi, o da diğerleri gibi akıntıya kapılıp gidecek" derken hem duyguya hem akla işaret ederek mutsuzluğumuzu ve mutluluğumuzu vurguluyor belki ama "her şey" dediği, sadece olaylar olmamalı, aslolan zaman içinde görür görmez akıntıya kapılan, gelip geçen insanlardır. Bu nedenle, zaman kavramına yüklediğimiz bambaşka anlamların en başında kanımca insan gelir.

Hayatımızı ve zamanımızı insanlara göre ölçeriz. Mutluluğumuzun da mutsuzluğumuzun da kaynağı insandır gerçekte. Ömrümüzün bir yerinde hayatımıza birileri girer; diyelim dostumuzdur. Elbette dostluk derken, yeni zamanlarda yıpratılmış, mecburiyetten edinilmiş sıradan arkadaşlıktan söz etmiyorum. Birlikte vakit geçirmek, eğlenmek, dans etmek, gezip tozmak, sıradan günü zorla da olsa renklendirmek, yani miş gibi yapmak değildir dostluk. Nice olay içinde sınanır, denenip tartılır ve zaman........

© T24