menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Suriye’de durumdan vazife çıkarmak

22 9
28.12.2024

Diğer

28 Aralık 2024

MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan sonra vakit geçirmeksizin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da geçtiğimiz hafta sonunda Suriye’yi ziyaret ederek yeni yönetimin lideri Golanlı Ahmet Şara ile bir araya geldi. Böylelikle Hakan Fidan HTŞ’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmasını beklemeden Suriye’ye giden ilk Dışişleri Bakanı oldu. Görüşmeye girmezden önce Fidan ve takım elbise giymiş, sakalını budamış, kravatlı Şara birbirlerine öyle bir sarılıp kucaklaştılar ki hiç de ilk kez karşılaşıyormuş gibi bir halleri yoktu. Sanki uzun bir süre ayrı kalmış kırk yıllık iki ahbap gibiydiler.

Şimdi sıra Süleyman Şah Türbesi’nin Suriye toprakları içerisindeki eski yerine nakledilmesinde. Sonrasında da en kısa bir süre içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da Şam’daki Emevi camiinde Cuma namazını eda edecektir. Belki yarın, belki yarından da yakın…

8 Aralık’tan bu yana Suriye’de yaşananlar, bana Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin 1991 yılında bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Türkiye’nin bu ülkelerin yeniden yapılandırılması, uluslararası camiada kalıcı olmaları ve ekonomik kalkınmaları için yaptıklarını hatırlattı. Dışişleri’nde Bağımsız Devletler Topluluğu Daire Başkanı olarak görev yaptığım o dönemde, Azerbaycan’ın ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin bayraklarını Türkiye’de diktirip, pasaportlarını, paralarını Türkiye’de bastırmıştık. Subaylarını Harp okullarında eğittik. Her bir cumhuriyetten 10 bin öğrenciye burs vermek gibi çok iddialı vaatlerde bulunduk. Şimdilerde de aynı coşkuyu Suriye için yaşıyoruz. Tüm Türkiye seferber olmuş yardıma hazırlanıyor. Fidan’dan sonra diğer bakanların da önümüzdeki günlerde Suriye’yi ziyaret etmeleri bekleniyor. Başta Kızılay, AFAD, TİKA olmak üzere STK’larımızın çoğu Suriye’de çalışmaya başladılar bile. Halep, çantasını kapan Türk iş adamlarıyla dolup taşıyor. İş adamı kisvesi adı altında ilk günlerde Orta Asya’yı dolduran fırsatçıların, yerine getirmekte zorlandıkları boş vaadler sonradan başımızı çok ağrıtmıştı. Umarım aynı hatalar Suriye’de tekrarlanmaz.

Suriye’deki gelişmeler hafızalarda “Dış politikada yeniden Osmanlıcılık mı?” sorusunu akla getiriyor. “Gönül ve kültür coğrafyamız”, “360 derece dış politika”, her kıtada ayak izleri bırakmak”, “Türkiye, Türkiye’den büyüktür”, “Şam’a göz dikenlere Kudüs’te, Osmanlı şamarını hatırlatmak” gibi söylemler eminim İsrail’den çok Memaliki Osmaniye’deki diğer ülkeleri daha fazla korkutuyordur.

Bir çoğumuzda, Osmanlı yönetimi altında yaşamış ulusların o günlere özlemle baktıkları ve Türklere bayıldıklarına dair yanlış bir izlenim var. Hafta başında deneyimli gazeteci Mehmet Y. Yılmaz bu sitedeki, “Müstemleke valisi mi büyükelçi mi?” başlıklı yazısında Şam Büyükelçiliği geçici Maslahatgüzarı’nın “Suriye ile Osmanlı dönemindekine benzer bir ilişkiye sahip olacağımızı” söylerken ne büyük bir hata yaptığını dile getirerek doğru bir gözlemde bulunmuş.

Balkanlardaki Osmanlı algısı da Orta Doğu’dakinden çok farklı değil. Bulgarlar, milli günlerini kutlarken birkaç yıl öncesine kadar, “Osmanlı........

© T24


Get it on Google Play