Koltuk deyip geçmemeli |
Diğer
15 Kasım 2025
AB liderleri Oval Ofis'te Trump'la görüştü (18 Ağustos)
Koltuk, sırtı ve kolları dayayacak yerleri olan, geniş ve rahat bir sandalyedir. Ama bazıları için fazla rahat olmalı ki, bir oturan bir daha kalkmak istemez.
Benim aklımın yettiği en komik koltuk hikâyesi, rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’ya ilişkindir. Erbakan, siyasete atılıp parti kurmadan önce yürütmekte olduğu Odalar Birliği Başkanlığı görevinden Başbakan Süleyman Demirel tarafından alınır. Koltuğunu terk etmek istemeyen Erbakan, kendisini odaya kilitleyince, Demirel’in kafası atar, “Atın bu adamı oradan” diye talimat verir. Bir rivayete göre, Odalar Birliği Odası Binası’nın önüne bir vinç getirilir, odanının penceresinin camı kesilerek Erbakan vinçle koltuğundan indirilir. Bir başka anlatıma göre de çilingirle kapı kilidi açılıp polis zoruyla yaka paça odasından çıkarılır.
Diplomaside oturulan koltuk, protokol kurallarının ötesinde ayrı bir anlam taşır. Yakın geçmişte bir meslektaşımın başına gelen “alçak koltuk” krizini hatırlarsınız. Ocak 2010 tarihinde İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı, bakanlığa çağırdığı Tel Aviv Büyükelçimizle Knesset’teki odasında yaptığı görüşmede Büyükelçimizi alçak bir koltuğa oturtmuş, sonra da daha alçak bir davranışla görüşmenin fotoğraflarını basına servis ettirmişti. Tel Aviv Büyükelçimiz benden hemen önce Atina’da görev yaptığından, görüşmenin fotoğrafları ertesi gün yunan basınında da çarşaf çarşaf yayımlandı.
Tesadüfe bakın ki o akşam benim de Atina’da Başbakan Yardımcısı Pangalos ile görüşmem vardı. O da Tel Aviv’deki Bakan Yardımcısı gibi beni gecenin ileri bir saatinde Parlamento’daki çalışma odasında kabul etti. Toprağı bol olsun, Pangalos malum, terörist başı Öcalan’ın Suriye’yi terk etmesinden sonra yaşanan süreçte Türkiye aleyhindeki faaliyetleriyle öne çıkmıştı. Her şeye rağmen çok da zeki bir insan olduğunu duymuştum. Pangalos beni ayakta karşıladıktan sonra “Buyurun oturun” dedi. Odada çeşitli boyutlarda 5-6 koltuk ve sandalye vardı. Kafamda “Bu adam bana da aynı numarayı mı çekecek?” sorusu olduğundan biraz tereddüt ettikten sonra, “Önce siz buyurun” dedim. Kendisinin şişmanlıktan kolay kolay bir koltuğu sığacak hali kalmamıştı. Şahsına özel yapıldığını tahmin ettiğim masasının arkasındaki geniş koltuğuna geçti. Ben de gözüme kestirdiğim odadaki en yüksek koltuğa oturdum. Sıcak bir görüşme oldu. Pangalos uzun uzun Türk ve Yunan halklarının dostluğundan söz etti. Aramızdaki sorunları Amerika’nın çıkardığını ileri sürdü.
Hatırladığım bir........