ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, Trump gerçekliğini yansıtıyor
Diğer
12 Aralık 2025
4 Aralık’ta yayımlanan yeni ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi hem Amerika’da hem de dünyada yoğun tartışmalara neden olmaya devam ediyor. Bu portalda da çok sayıda değerlendirme çıktı. İyice kabak tadı vermezse, çorbaya ben de tuz katmak isterim.
Her ABD başkanlığı tarafından yayımlanması genelde usulden olan bu belge, ilgili başkanlığın dünya vizyonunu, ABD’ye yönelik tehdit ve sınamalar ile dost ve düşman algılamasını yansıtması bakımından önem taşır. Ayrıca ABD’nin gelecekteki savunma ve güvenlik harcamaları ile dış politika icraatı hakkında fikir verir. Benzer bir belge bizde de var: Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap). Bu tür belgeler fazla gürültü koparmadan yayımlanır; daha ziyade uzmanlar tarafından okunur, incelenir. Bu seferki ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nin bu kadar gürültü koparmasının nedeni ABD’nin artık liberal kapitalist dünyanın lideri olarak global jandarma rolünden vazgeçtiğinin açık seçik ortaya konulmasından ileri geliyor.
Trump yönetimi artık dünyaya ülkenin ulusal çıkarları açısından baktığını beyan ediyor. ABD’yi sadece Batı Yarım Küre’nin güvenliğinden sorumlu tutuyor. Diğer bölgelerde sorumluluğu bölgesel partnerleriyle paylaşmak, hatta esas sorumluluğu onlara bırakmak istiyor.
Bu perspektif Trump’ın “America First” ve “Make America Great Again” politikalarının kağıda yansımış hali.
Çin daha önceki belgelerde ABD tarafından her alanda karşısına dikilen birincil meydan okuma olarak görülüyordu. Oysa Trump yönetimi şimdi iki istisnai coğrafya dışında, Çin’le rekabeti ekonomik alanla sınırlı tutma eğiliminde. Bu istisnalardan biri Tayvan, ikincisi ise Latin Amerika. Bunları sırası geldiğinde aşağıda irdelemeye çalışacağım.
Rusya ise düşman kategorisinden çıkarılıp, anlaşılması ve kazanılması gereken bir devlet klasmanına alınmış. Ukrayna savaşıyla ilgili eleştiri okları Rusya’ya değil, Avrupa’ya yöneltiliyor. Kremlin bu sebeple belgeden ziyadesiyle memnun. Ama Kremlin’dekiler sevinmekte acele etmiş olabilirler. Zira Washington’un gözünde Rusya artık tali bir güç. Haksız da değil. Kremlin’deki yeni Çar ne kadar arzu ederse etsin, Rusya’nın eski gücüne ulaşması artık bir fanteziden ibaret.
Belgede geleneksel düşmanlardan Kuzey Kore’nin adı bile geçmiyor.
ABD’nin resmî belgede ifadesini bulan global jandarmalık rolünden vazgeçme anlayışı çoğu uzman tarafından Soğuk Savaş sonrası dönemin stratejilerinden keskin bir kopuşun ifadesi olarak okundu. Bu doğru bir tespit, lakin ABD’nin son 15 yıldır gerilemesi ve izlediği politikalar göz önünde tutulduğunda, bu karar belki de daha önceden alınmalıydı. Bu sebeple Trump yönetime açık sözlülüğü ve samimi tavrı nedeniyle kredi vermek gerekiyor.
Trump’ın aynı siyasal kararlılığı ilk döneminde ortaya koyamamasının nedeni bir yandan kurulu düzenden gelen direnç, diğer yandan kendi yönetiminin zaaflarıydı. Ama şimdiki bakış açışının izleri o zaman da vardı. Dolayısıyla Trump’ın tavrına kimsenin şaşırmaması gerekir.
Ortada kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek var, ABD uzun zamandır güç kaybediyordu. Biden’ın yüz kızartıcı bir şekilde Afganistan’dan çekilmesi bu durumun en çarpıcı göstergesiydi.
Belgede demokrasiden, insan haklarından, liberal Batı değerlerinden bahis yok. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı'ndan beri bayraktarlığını yaptığı liberal Batılı değerler ve demokrasi strateji belgesinde kendine yer bulamamış. Oysa ABD, İkinci Dünya Savaşı'nı demokrasinin totalitarizme karşı savaşı olarak görmüş, Soğuk Savaş'ta Batılı demokrasilerin Sovyetler Birliği’ne karşı verdiği ideolojik, siyasî ve askerî mücadelenin önderliğini yapmıştı. Soğuk Savaş kazanılınca bu kez liberal demokrasileri terörizme karşı savunmaya soyundu. Ama şimdi bunlardan bahis yok.
Trump’ın anlayışına göre ABD’nin muhatap aldığı rejimlerin demokratik olup olmadıkları değil, yanında durup durmadıkları önemli. Trump üçüncü ülkelerin ABD’ye ne ölçüde yatırım yapacaklarıyla, silah ithal edip etmeyecekleriyle daha fazla ilgili. Eli kanlı Suudi Veliahtı Muhammed bin Selman bu yüzden Washington’da debdebe ile ağırlandı, parasız ve hırpalanmış Zelenski bu yüzden Beyaz Saray’da aşağılandı.
ABD’nin eski tehdit/sınama algılamalarında uluslararası terör, global ısınma ve iç savaşlar başta olmak üzere kuraklık gibi nedenlerle yerlerinden edilen kitlelerin göç hareketleri yer alırdı. Şimdi bunların yerini narkotik ve organize suçlar ve insan kaçakçılarının kontrolündeki kaçak göç aldı.
Uluslararası terör eski belgelerdeki merkezî yerini kaybetmiş görünüyor. Bu durum nesnel bir gerçekliği yansıtıyorsa ne âlâ. Yoksa bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla hareket edildiyse bu vahim bir hata.
Global ısınma ise belgede ABD’nin ekonomik kaynaklarının boşa harcanmasına sebep olacak, rakip güçlerin işine yarayan sahte bir korku olarak görülüyor. Bu konuda çalışma yapan uluslararası kurumlar ve şahsiyetler ağır eleştirilere uğruyor. Malum Trump iş başına gelir gelmez ülkesini bir kez daha BM İklim Değişikliği Sözleşmesi’nden çekmişti. Artık bu anlaşmayla bağlı olmayan ABD bir yandan dolu dizgin petrol ve doğalgaz çıkarıp satıyor, bir yandan da global ısınmaya karşı mevcut faaliyetleri baltalıyor.
Kaçak göç ve organize........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel