Krala hediye beste

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

23 Kasım 2025

Tarih boyunca birikimine, becerisine güvenen müzisyenler, döneminin hükümdarlarına eserler yazıp sunmuştur. Karşılığında müzisyen kimi zaman altına boğulmuş, kimi zaman avucunu yalamıştır. Zira sipariş üzerine yazılan eserlerden farklı olarak, bu tür sunular hediye niteliği taşır. Bunlar hükümdara sunulmuş hediyelerdir. Hediyeye hediyeyle karşılık vermek bir zorunluluk değil, ancak nezaket icabıdır.

Tarihten birkaç ünlü örnek:

Batı'dan...

J. S. Bach'ın Brandenburg Konçertoları'nı bilirsiniz değil mi? Her biri 3 veya 4 bölüm uzunluğunda senfonik boyutta 6 koca eser. Zamanında Almanya'da yerel ölçekte mütevazı bir kariyere sahip olan, bugün müziğin babası olarak anılan koca Bach, çalıştığı işten memnun olmadığı bir dönemde bu 6 başyapıtı Brandenburg Markgraftı -dük benzeri bir ünvan- Christian Ludwig'e yollar. Karşılığında Ludwig'in sarayında bir iş veya yüklü bir ödeme umar. Ludwig'den ne bir teşekkür, ne bir ödeme, ne de iş teklifi gelir. Hatta konçertoların notalarının kapağı bile açılmadan arşive kaldırıldığı söylenir.

Georg Friedrich Händel, bilirsiniz, kariyerini İngiltere'de zirveye ulaştırmış, hayatını İngiliz vatandaşı olarak tamamlamış bir Alman besteci. Onun anavatanını terk edip İngiltere'ye yerleşme süreci "kaderin cilvesi" niteliğinde bir olayla ilintili. Bestecimiz 1710'da Hannover Elektörü Georg Ludwig tarafından Saray Müzik Direktörü (Kapellmeister) olarak işe alınır; işe girer girmez İngiltere'ye gitmek için izin ister, Elektör izin verir, Handel Londra'ya gider, orada operaları sahnelenir ve büyük sükse yapar, Hannover'e geri döner. 1712'de ikinci bir İngiltere gezisi için yine izin ister, patron bu sefer "makul bir süre içinde dönmek şartıyla" izin verir. Ne var ki bu gidişinde İngiltere Kraliçesi (Anne) Händel'i o kadar sever ki, ona maaş bağlar. Bestecimiz bu cazip teklife hayır diyemez, Londra'nın kendisine sunduğu türlü fırsatlara, Londra'nın şaşaalı hayatına kendini kaptırır ve Hannover'e bir daha geri dönmez; patrona "beni unut, kusura bakma" diye bir haber bile yollamaz!

İki yıl sonra İngiltere Kraliçesi Anne ölür. Kraliçenin hiç çocuğu yoktur. İngiliz yasalarına göre tahta geçecek kişinin Protestan olması gerekmektedir. Soy ağacına bakıldığında, en yakın Protestan akrabanın Händel'in Hannover'de ektiği eski patronu George Ludwig olduğu ortaya çıkar! Bu George Almanya'dan kalkıp gelip İngiltere'ye bizim Georg'un başına kral olmaz mı! İngiltere Kralı I. George! Haydi bakalım. Nasıl ayıklamalı bu pirincin taşını?

Händel, I. George'un Thames Nehri üzerinde yapmayı planladığı tekne gezisi için "Su Müziği" (Water Music) süitlerini besteler. Orkestra, kralın teknesini takip eden başka bir teknede çalar. Kral bu müziği o kadar sever ki, eseri gezi boyunca üç kez baştan sona çaldırır. Handel bu hamlesiyle hem affedilir hem de maaşı ikiye katlanır.

Doğu'dan...

Geleneksel Türk müziğinin kadim teorisyeni ve besteci Abdülkadir Meragi (Meragalı Abdülkadir), 1393'te Bağdat'ı fetheden Timur'un (Timurlenk) huzuruna çıkarılır. Bağdat'ta katliam yaptıran Timur, o sırada Bağdatlı sanatçıların da idam fermanlarını vermiştir. Efsaneye göre Meragi, Timur'un huzurunda Kuran'dan bir bölümü o kadar etkileyici bir makam ve tavırla okur (veya onun için öyle bir beste icra eder) ki Timur yumuşar, Meragi'nin ve diğer sanatçıların canını bağışlar. Meragi daha sonra Timur'un başkenti Semerkant'a götürülür ve sarayın baş müzisyeni olarak büyük itibar görür.

Buhurizade Mustafa Itrî, IV. Mehmet döneminde yaşamıştır. Padişah ava ve müziğe düşkündür. Kaynaklar, IV. Mehmet'in Itrî'ye maaş bağlamasının yanı sıra, bir bestesi üzerine çok duygulanıp ona tek seferde 1000 altın hediye ettiğini yazar. Ayrıca Itrî, Esirciler Kethüdalığı gibi devlet içinde maddi getirisi yüksek makamlara da getirilmiş.

Doğu'dan Batı'ya...

Bir sanatçının sesini duyurmasının, kitlesini büyütmesinin, sanatından ekmek yemesinin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu oyunun bazı kuralları var ki, tarih boyu aynı kalmış; diğer bazı kuralları var ki, sürekli değişim halinde; sürekli yeni "trend"leri takip etmek ve uyumlanmak gerekiyor. Bu kurallar, kaliteli sanat yapmaktan bağımsız, ayrı bir sanatın kuralları: pazarlama sanatının. Bir sanatçının öldükten sonra ölümsüzleşmesinin tek kuralı var: sanatında ustalaşmak. Ancak bir sanatçının yaşarken ihya olabilmesi, pazarlama kurallarını öğrenmesine ve uygulayabilmesine bağlı -şans faktörünü bir kenara bırakırsak-.

Müzikte ustalaşmaya yıllarını verirken, pazarlama sanatından sınıfta kalmanın acılarını çeken bir sanatçı olarak, ben de seleflerimin izinden giderek bir hükümdara beste sunma girişiminde bulundum. Lakin bunun için yaşadığım ülkenin hükümdarını seçmedim. Hem duruşuyla ve yaptıklarıyla benim yaşam prensiplerimle uyumlu, sanata değer veren, hem de benim kariyerime faydası olabilecek nitelikte bir hükümdar bulmalıydım.

Charles III'ü seçtim.

Neden mi?

Şunu önden ortaya koyayım: Ben bir cumhuriyet çocuğuyum. Kimsenin kralına yaranmak gayesiyle eğilip bükülmem, "al........

© T24