Sokak köpeklerine özür borçluyuz |
Diğer
30 Kasım 2025
Önce çoğunuza saçma gelecek bir giriş yapayım.
Yolda giderken beni son anda fark eden sokak köpeklerinin ve kedilerinin sıçrayarak bir yerlere kaçması yok mu… Beni o kadar üzüyor ki…
Oysa ben onları çok severim. Belki artık insanlardan daha fazla. Onlara olabildiğince rahatsızlık vermemeye, elimden geldiğince de yardım etmeye çalışırım. Mama vererek, sohbet ederek, okşayarak…
Korkup kaçılacak biri miyim ben? Değilim tabii ama bir insanım ben de işte. Onların bu kadar korkmasına yol açan kötü deneyimleri yaşatan insafsız türün bir temsilcisiyim.
Ne acı…
Konu çok eski… İnsanlarla hayvanlar arasındaki tüm bağlar kadar eski… İçinde sevgi de barındırıyor, vahşet de…
Tarihe ve dünyaya açılarak konuyu çok dağıtmayayım. Ancak 1910 yılında İstanbul’da sokak köpekleri çoğaldı diyerek 80 bin kadar zavallı hayvanı Hayırsızada’ya atıp açlık ve susuzluğa mahkûm edenlerin soyundanız maalesef. Ve o köpeklerin 115 yıl önceki korkunç ulumaları-yakarışları, yüreği olan herkese bugün de ulaşabilir.
İstanbul dâhil bazı kentlerde “sokak köpeklerini ‘kontrolsüz’ (?) beslememiz” yasaklandı.
Yani?
Artık adaya göndermiyoruz ama sonları yine aynı olmalı: açlık ve susuzluktan ölmek…
Yıllardır birçok kentten hep benzer haberler geliyor. Sokak köpeklerini zehirliyorlar, vuruyorlar, dövüyorlar, işkencelere maruz bırakıyorlar…
Bunları yapan insanlar!.. Sorsan hepsi dürüst, namuslu, onurlu…
Bir gram empati ve merhamet taşımayan ürkütücü yaratıklar…
Biliyorum, kötü örnekler çok fazla ve her yerden...
Ama dün sabah aldığım bir ileti beni çok kötü etkiledi.
Başlığı biraz uzundu: “Yozgat Boğazlıyan’da hayvanların zehirlendiği ve canlı canlı çöp arabasına preslenmek için atıldığı iddialarını araştırın ve halka duyurun!”
“Canlı canlı preslenmek”…
Düşünebiliyor musunuz?
Hemen internette arama yaptım ve bulduğum görüntüyle yıkıldım.
Size göstermeyeceğim, ayrıntı anlatmayacağım. İsteyen ulaşabilir.
Preslenerek öldürülmek için........