Diğer

14 Aralık 2025

Nicolas Sarkozy Fransa’nın eski cumhurbaşkanlarından biriydi.

Onu 2007-2012 yılları arasındaki görev döneminden, kendinden oldukça emin tavırları ve yürüyüşüyle hatırlıyorum.

Ondan önceki ve sonraki cumhurbaşkanlarına (Chirac ve Hollande) göre pek suratsız biriydi.

O sıralarda Türkiye’nin AB’ye alınmaması yolunda epeyce açıklaması olmuştu.

Bir ara Ankara’ya hızlı bir ziyaret yapmıştı (25 Şubat 2011’de, sadece 5 saatliğine). Bizimkiler onu karşılamaya sadece dönemin Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’i göndermişlerdi. O da “Sarkozy sakız çiğniyordu, çok bozuldum” demişti. Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüşmede ise oturuş şeklinin saygısız olmasıyla tepki toplamıştı.

Magazin medyasında üçüncü evliliği ile ilgi çekmişti; eşi İtalyan manken Carla Bruni idi.

İktidar yıllarından sonra da siyasette birçok adım atmaya çalışmış ama tam olarak istediğini elde edememişti.

Kitap yazma konusunda biraz daha başarılı olduğu söylenebilirdi

Bu arada rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile davaları onun hiç peşini bırakmadı.

Sarkozy’nin başını ağrıtan son dava, herhalde öncekilerden çok daha önemliydi. Libya diktatörü Muammer Kaddafi’nin ona 50 milyon dolar (bazı kaynaklarda euro) gönderdiği iddia ediliyordu.

Olay dallandı budaklandı. Beş yıl ceza verdiler.

Yargıdan 70 yaşındaki Sarkozy’nin hapse atılması kararı çıktı.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kendisiyle görüşerek belirlenen hapishaneden daha iyi ve güvenli bir yere gönderilmesini sağlayabileceğini söyledi. Sarkozy istemedi.

21 Ekim’de taraftarlarının ve eşinin yanında Paris’teki La Santé Hapishanesi'ne geldi ve yandaş alkışlar eşliğinde “içeri girdi”.

Sonra ne mi oldu?

“Dünyanın çilesini çekti” Sayın Sarkozy.

Tam 21 gün hapis hayatı yaşadı (bazı yayınlar 20 gün diyor ama ben o kuşkulu günün hakkını yemeyeceğim).

Tanrım, ne zormuş mahpus hayatı!

Bir kere tek........

© T24