Diğer
Konuk Yazar
01 Ocak 2024
Olduğunuz gibi görünün veya göründüğünüz gibi olun!
Bu söz yargının yargıya tavsiyesi değildir; uyulması gereken etik ilkesidir. Çünkü hakimler ve savcıların “hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn” insanlar oldukları söyleniyor. Söz verdiğiniz gibi sözlerinizi tutmak zorundasınız!
İnsan hakları yargıya sinmiş olması gereken insan kokusudur.
Yıllar önce bir gerekçeli karara yazıldığı gibi; insan kokan adalet için gerekçenizle vicdanlara ve insan onuruna seslenebilir misiniz?
Yargıtay web sayfasında yer alan habere göre; “Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Türkiye Adalet Akademisince düzenlenen “Akademi Söyleşileri” programı kapsamında “Yargı Bağımsızlığı ve Yargı Etiği” konulu söyleşide adli yargı hâkim ve savcı adayları ile bir araya” gelmiş. Deneyimlerini aktarmış! (28.12.2023)
Yargı bağımsızlığı ve etik… Aslında sorumluluk gereği yargının her ikisine de çok ihtiyacı var!
Meslektaşlarına mesleki bilgi ve deneyimlerini aktararak tavsiyelerde bulunan Yargıtay Başkanı Akarca konuşmasının sonunda şöyle demiş: “Önünüzdeki dava ve olaya konu tüm hukuki metinleri gözden geçiriniz. İlgili mevzuatın tamamını okuyunuz. Bazen maddenin bir fıkrasını okumak sizi yanıltıcı sonuçlara götürebilir. Çoğu zaman ilgili madde ve fıkraların birbirleriyle doğrudan bağlantıları mevcut olup birlikte değerlendirilerek sonuca varılması gerekebilir. Kararlarınızın kesin olması sizleri keyfiliğe yöneltmesin. “Nasıl olsa temyiz kabiliyeti yok, herkes bu kararı kabul etmek ve uygulamak zorunda.” mantığıyla adaleti tesis etmekten uzaklaşmayınız. Her kararınızda tarafların üstün hak ve yararlarını koruyucu şekilde emek ve çaba sarf etmelisiniz.”
Herkes yanılabilir, Yargıtay ve başkanlar da! Anayasa Mahkemesi de…
Bu konuşma acaba birilerine yanıt mı, yoksa bir yüksek mahkemeye cevap mı?
Anayasa Mahkemesine bıkmadan usanmadan verilen yanıtlardan birisi gibi…Bu görüş üzerine ne demek istediği hakkında yorum mu yapsak? Faydasız ve böyle bir çabanın hiçbir yararı yok!
Yargı bağımsızlığı ve etik hakkındaki deneyim aktarımı bu olmasa gerek!
Yargıtay Başkanının konuşması “etik” olarak tam bir paradoks örneği! Üzücü ve yaralayıcı…
Üstelik başlık olarak yargı bağımsızlığı mı dediniz; geçiniz!
Yargıtay Başkanının hedefinde yine Anayasa Mahkemesi var…Aksini ileri sürebilirsiniz! Ama her fırsatta eleştirmesinin nedeni biliyoruz. Herkes Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yargının tavrını ve aradaki husumeti biliyor…Sağır Sultan duydu!
Yargıtay Anayasaya, kanuna ve etik ilkelere aykırı karar vermiştir. Hatırlarsınız Anayasa Mahkemesi 21.12.2023 tarih ve 2023/99744 sayılı kararında Yargıtay'ın yaptıklarını tek tek anlattı. Kabahatin büyüğü Yargıtay’da demişti ve nasıl demişti? AYM kararından okuyalım…
“53. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin "Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına" şeklindeki kararı ise Anayasa ve 6216 sayılı Kanun'a aykırı olduğu gibi 5271 sayılı Kanun'da veya diğer kanunlarda bulunmayan bir karar türüdür. Esasen Anayasa'nın bireysel başvuru hakkını güvence altına alan 148. maddesi ve bireysel başvuru kararları dâhil Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını düzenleyen 153. maddesi karşısında böyle bir karar türünün olması da mümkün değildir. Belirtmek gerekir ki bir anayasal kurum olan Yargıtay'ın yetki ve görevleri Anayasa'nın 154. maddesinin "Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar." biçimindeki birinci fıkrasında açıkça gösterilmiştir. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarından sonra yapılacak yeniden yargılamalarda ise ihlal hangi aşamada gerçekleşirse gerçekleşsin Yargıtay'ın doğrudan görevli olduğuna dair bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Bu çerçevede temyiz mercii olan Yargıtay'ın bu incelemeyi yapıp dosyadan el çektikten sonra tekrar aynı dosyada olağan yollarla görev ifa edebilmesi, ancak dosyada yeniden yargılama başlatıldıktan sonra derece mahkemelerince verilen kararın olağan kanun yolları çerçevesinde temyiz edilmesiyle mümkün olabilir. Bunun istisnası Anayasa Mahkemesinin tespit ettiği bir ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için ilgili mahkemenin Yargıtay olduğuna karar vermesidir. Bu durumda 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca ihlal kararı yeniden yargılama yapması için Yargıtay'a gönderilir. Eldeki başvuruya konu yargılamada ise Anayasa Mahkemesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesini ilgili mahkeme olarak belirlediği için Yargıtay'ın 6216 sayılı Kanun kapsamında yeniden yargılama yetki ve görevi bulunmamaktadır.”
Yargıtay Başkanının Anayasa Mahkemesinden zerre kadar hoşlanmadığını, verdiği kararları hiç mi hiç beğenmediğini biliyoruz. Yargıtay'ın AYM kararlarına karşı tutumu apaçık ortada…
Konuşmasında Yargıtay Başkanı demiş ki: “Gerçekte hâkimin “hâkim, fehim, müstakim, emin, mekîn ve metin olması gerektiğini öğütleyen Mecelle ne ise 1976 tarihli Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin “Hâkim; insana, tabiata, gerçeğe, olağana sırt çevirmeden ve katı kalıplar içinde sıkışıp kalmadan uyuşmazlığa insan kokusu taşıyan bir çözüm getirmek zorunluluğundadır.” anlayışındaki ruh hiç değişmemiştir.”
Köprülerin altından çok sular aktı…Bireysel Başvuru ne demektir bilir misiniz? Temel hak ve özgürlükleri ihlal eden devlet dahil hak ihlallerini önlemektir. İnsan kokusunu yargıya taşıyabilmektir…İnsan onur ve vicdanı için yargının zihniyetinin temelini insan hakları yapabilmektir. Yargıyı bağımsız ve tarafsız, insan onurunu baş........