menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vicdansızlıklarınız kutlu olsun

10 1
31.03.2025

Diğer

Konuk Yazar

31 Mart 2025

İstanbul'da, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasından sonra Saraçhane'de düzenlenen protestoları takip ederken gazetecilere yapılan baskının amacı nedir?

AFP Muhabiri Yasin Akgül, Now Haber muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, muhabir Zeynep Kuray, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam, muhabir Hayri Tunç, muhabir Yağız Barut 24 Mart 2025 tarihinde gözaltına alındılar. Savcı gazetecilerin önce serbest kalmasını istedi, sonra fikir değiştirdi ve tutuklama talep etti. Sulh Ceza Hakimliği gazetecilerin tutuklanmasına karar verdi ve gazetecilik görevi yapan gazeteciler tutuklandılar.

Birkaç gün içinde olup bitenler haber alma hakkına sahip olanlara ne anlatıyor?

Tutuklanan 7 gazetecinin itirazla salıverilenlerden sonra 27 Mart 2025 tarihinde 7 gazeteci serbest bırakıldı.

Gazeteciler gazetecilik yapıyordu. Bu gerçek daha sonra inkâr edilecektir!

Bu kadar kısa sürede gazetecilerin gözaltına alınması, tutuklanması ve sonra serbest bırakılmaları gazetecilik faaliyetinin önlenmesi için başvurulan bir yöntemdir.

Sansürdür ve gazetecilik mesleğine en ağır müdahaledir.

Gazetecilerin ifade özgürlüğüne açık müdahaledir.

Gazetecilerin mesleğine müdahalenin her türlüsü halkın haber alma ve herkesin ifade özgürlüğü hakkının ihlalidir.

Neden mi?

AİHM Büyük Dairesi'nin Pentıkäınen/Finlandiya (Başvuru no. 11882/10. Tarih 20.10.2015) kararının konusu gazetecinin gözaltına alınmasıdır. Bir gazeteci; bir gösteri sırasında gösteri alanını terk etmemesi nedeniyle gözaltına alındığı için 17,5 saatlik süre boyunca bilgi iletememesinin ve ceza davasında hüküm giymesinin gazetecilik işi üzerinde “caydırıcı etkisi” olduğunu ileri sürmüştür. Sözleşme’nin 10. maddesinin ihlal edildiğini ve ifade özgürlüğü hakkına müdahale edildiğini ileri sürerek bireysel başvuruda bulunmuştur. AİHM bu davada ifade özgürlüğünün ihlal edilmemiş olduğuna karar vermiştir.

AİHM, basının demokratik bir toplumda yerine getirdiği temel işlevi hatırlatmıştır. Bu konuda kamuoyuna bilgi verilmesi hakkında basının son derece önemli bir rol oynadığının altı çizilmelidir. Basının “kamu bekçiliği” rolü, bu tür bir bağlamda özellikle önemlidir. Dolayısıyla, gazetecilerin gösterilerin düzenlendiği alandan uzaklaştırılmasına yönelik her türlü teşebbüs, sıkı bir denetime tabidir.

Somut davada asıl konu, şiddet eylemlerine dönüşen bir gösteriyle ilgili haber yapmak amacıyla fotoğraf çekerken polisin talimatlarına karşı gelen bir gazeteci hakkında uygulanan tedbirlerdir.

2010 yılında kabul edilen Venedik Komisyonu Toplanma Özgürlüğü Kılavuzu'nda belirtildiği üzere üçüncü taraflardan da (kameramanlar, gazeteciler ve fotoğrafçılar gibi) dağılmaları istenebilir; “ancak bu kişilerin polis operasyonunu izlemelerine ve kaydetmelerine engel olunmamalıdır...”

Ayrıca, “katılımcıların ve diğer üçüncü tarafların polis operasyonunun fotoğraflarını çekmelerine ve kameraya almalarına engel olunmamalıdır ve video kayıtlarının veya dijital olarak kaydedilmiş fotoğrafların veya görüntülerin kolluk kuvvetlerine teslim edilmesinin gerektiği hallerde, öncelikle adli inceleme gerçekleştirilmelidir.”

Gazetecilerin gözaltına alınması hangi sosyal acil ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır?

Basının, hükümetin gücünün kullanılmasıyla ilgili olarak şeffaflık ve hesap verilebilirliğin sağlanması konusunda özel bir yere sahip olduğu belirtilen bu kararın karşı oy yazısında önemli bir vurgu yer almaktadır: “Pek çok Avrupa ülkesinde yakın zamanda yaşanan olaylar, basının, hükümetin faaliyetlerinin her yönüyle........

© T24