Siyasete mesafeli etik olmak

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

07 Temmuz 2024

Üniversite öğrencileri ile bir araya geldiğim bir fırsatta, içlerinden biri, politik gönderme içeren reklam filmi yayınlayan bir gıda markasını "etik" bulup bulmadığımı sordu. Yakın geçmişte yayınlanan ve iktidarın ifade özgürlüğü konusundaki tutuculuğuna atıf yapan reklam filminin, markanın etik duruşunu sorgulatmasına şaşırmıştım. Biraz açmasını rica edince bana tane tane, bir markanın siyasete "bulaşmasını" etik bulmadığını, bu konuda benim görüşümün ne olduğunu öğrenmek istediğini söyledi.

Böyle zamanlarda yanıtın söze dökülmesine kadar geçen süre içinde sayısız fikir geçiyor insanın aklından. Mesela ilk aklıma gelen; markaların siyasetten bağımsız olmasını arzu eden bu gencin, Milli Eğitim Bakanı'nın okulu, Sağlık Bakanı'nın özel hastanesi, Turizm Bakanı'nın turizm şirketi olabildiğinden haberi var mıydı? Ya da son yıllarda yapılan pek çok tüketici araştırmalarında görülen ve katılımcıların yüzde 80'inden fazlasının markaların toplumsal, ekonomik veya politik konularda sorumluluk alması gerektiğini düşündüğü bilgisi yanlış mıydı ya da ben geri kalan yüzde 15-20'lik kesimden biriyle mi muhataptım? Ya da bu görüşü savunan gencin "siyasete bulaşmaktan" kastı, iktidara karşı bir muhalif söylemi dillendirmesinden ibaret miydi? İktidardan taraf bir söylemi olan herhangi bir markayı da etik dışı olarak değerlendirecek miydi?

Küresel ekonomik krizlerin, popülist siyasi liderlerin ve elbette COVID-19 pandemisinin bir anda yarattığı güvensizlik ortamının, dünyanın her yerinde bireylerin markalarla kurdukları ilişkilerin kökten değişmesinde kritik etkileri oldu. Bütün dünyada bireylerin güven ihtiyacını karşılaması beklenen kurumlar hakkında giderek artan şaibe ve yolsuzluk haberleri ile doğu-batı fark etmeksizin yaşanan hukuksuzluk örnekleri, tüketicileri markalara itti. Satın alma kararlarını verme noktasında kendini markalar karşısında güçlü hisseden tüketiciler, güven ihtiyaçlarını gidermek için olduğu kadar, toplumsal ve ekonomik taleplerini yönlendirmek ve hatta protesto haklarını sonuna kadar kullanmak üzere markaların karşısına geçmeye başladılar. Özetle, bireylerin tutunacak dalları giderek daha çok markalardan uzanmaya başladı.

İşte bu nedenle uzun yıllardır markaları kurumsal sosyal sorumluluktan sürdürülebilirlik projelerine koşmaya zorlayan tüketici........

© T24