Kutsal bitkiden endüstriyel ürüne: Tekila üretimi agaveyi bitirecek mi?

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

15 Eylül 2024

Rüzgâra meydan okuyan yapraklarıyla bir demet kılıç gibi heybetli bir bitki…

Çöllerde ve kurak iklimlerde çok az suyla hayatta kalabilen, yavaş büyüyen, Sabırgiller olarak da bilinen Agavaceae familyasından gelen agave (sabır otu, sabır ağacı veya sabırlık) en az 9 bin yıldır insanlık tarihinin bir parçası.

Agave, Meksika'nın ortalarından Kosta Rika'nın kuzeyine uzanan Mezoamerika bölgesinde kutsal olarak kabul ediliyor ve bölgedeki yerlilerin kültüründe bir bitkiden çok daha fazlasını ifade ediyor.

İspanyol sömürgeciler, bölgeye ilk geldikleri andan itibaren bu kutsal ve şifalı bitkinin önemini kavramışlar. 1519'da V. Carlos'un sefiri agaveyi şöyle tanımlamış[1]:

"Doğanın herkesçe bu kadar önemsenecek, bu kadar saygı duyulacak, bu kadar etkilenilecek başka hiçbir bitki yaratmadığı kesin."

Bitkinin adı da uyandırdığı bu hayranlıktan geliyor. Agave, Yunancada "şanlı" ve "takdire şayan" demek. Bu adı bitkiye 1753'te İsveçli doğa bilimci Carl Linnaeus vermiş.

Agave cinsine bağlı en yaygın türlerden biri olan agave americana, ülkemizde de Akdeniz ve Ege bölgelerinde yetişebiliyor. Bodrum'da yol kenarlarında sıkça rastlanan bitkiyi Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün kitabında şöyle tanımlıyor:

"Sabırlık vardır, güneşin ateş yağdırdığı iklimlerde biter. Anasının memesini tutup emen yavru gibi, toprakları kavrayan köklerinden, uçları süngülü dik yapraklarını salar. Cehennemde yanan ifrit gibi, on yıl alevlerde yavaş yavaş büyür ve güneşte parlayan bitkisel bir anıt olur. On yıllarca aldığı ışıkla sıcaklığın -bir kıymığını bile alıkoymadan- yeni bir kılıkta yine yaratılışa verir. Böylelikle, en yalın tanımıyla iyi insana benzer. Hayattan aldığını fazlasıyla gene yaşama verir."

18. yüzyılda Yunan tanrıçası Agave'nin adını almadan önce bu bitki, anavatanı olan Mezoamerika'da "maguey" olarak biliniyordu.

Azteklerin konuştuğu Nahuatl dilinde bu bitkiye "metl" ya da "mexcametl" deniyordu (mezcal kelimesi de buradan türemiştir). Azteklere göre, bu bitki 400 çocuğunu beslemek için 400 memesi olan bereket tanrıçası Mayáhuel'in dünyada vücut bulmuş haliydi.

İspanyol sömürgeciler 16. yüzyılın başlarında Meksika'ya gelmeden önce Haiti'de bu bitkiyi keşfetmiş, Karayip yerlilerinin dilinde "maguei" olan kelimeyi İspanyolcaya uyarlayarak bölge genelinde yaygınlaştırmışlardı. Yani "maguey" kelimesinin kökeni aslında Meksika'ya değil Karayiplere dayanıyor.

Maguey olarak bilinen agave, Mezoamerika'daki kadim uygarlıkların gündelik yaşamlarının önemli bir parçasıydı. Agavenin yapraklarından elde edilen sert lifler halat, ayakkabı ve kıyafet yapımında kullanılıyor, ayrıca konutlar için sağlam bir siper sağlıyordu. Kurutulan yapraklar yapı malzemesi, yakacak ve kâğıt hammaddesi olarak işleniyordu. Yaprakların ucundaki dikenler ise zımba ve çivi işlevi görüyor, dikenlerden iğneler yapılıyordu. Agavenin kökü uygun şekilde pişirildiğinde lezzetli ve besleyici bir yiyeceğe dönüşüyor, özsuyu fermante edildiğinde bir çeşit bira olan pulque haline getiriliyordu.

Kısacası agave, Aztekler için yiyecek, içecek, giyecek ve barınacak malzeme sağlıyordu. Ona "doğanın mucizesi" demeleri boşuna değildi.

Pulque ise sadece gündelik yaşamın değil dini ritüellerin de önemli bir parçasıydı. Su ve kanın simgesi olarak dini ritüellerde kullanılıyor, tanrıyla iletişim kurmadan önce bedeni arındırmaya yarıyordu. Azteklerin........

© T24