Aoki, Ueda ve Japonya’da teknolojik gelişme

Diğer

03 Eylül 2024

Türkiye’nin makro düzeydeki üretim, gelir ve harcama verileri açıklandı. Beklendiği gibi, geçtiğimiz çeyrek yılda büyüme yavaşladı, yatırımlar azaldı. Bazı politikalar sürerse, bu eğilim de sürecek.

Bugün de enflasyon açıklanacak, yine beklenen olacak ve TÜİK yıllık TÜFE enflasyonunu yüzde 50 dolayında açıklayacak. Belki biraz altında bile olabilir. Bu nedenle bu konulara girmeyip başlıktaki üç konuyu ele almak istedim.

Başlıktaki konular Japonya, bu ülkenin iktisat politikaları ve Türkiye’ye yansımaları ile ilgili. Neden Japonya? Çünkü bu ülkenin Türkiye Cumhuriyeti ile olan diplomatik ilişkisi 100 yıl önce, Ağustos 1924’te Lozan Antlaşmasını onayladıktan sonra başlıyor.

Diplomatik ilişkinin 100’üncü Yılı nedeniyle önce Japonya’nın önde gelen değerli iktisatçıları Prof. Masahiko Aoki ve Prof. Kazuo Ueda ile olan anılarımı kısaca aktarmak istiyorum. Bu anıları paylaşmamı öneren değerli meslektaşım Prof. Ertuğrul Tokdemir.

Sonra Japonya Merkez Bankası başkanının bazı yakınmalarını, daha sonra da Japon sanayileşme ve teknolojik ilerlemesinin başlangıcını ele almak istiyorum.

Japonya’nın önde gelen iktisatçılarından Prof. Aoki’yi önce gıyaben tanıdım. 2005’te Fas’ın Marrakesh kentinde Uluslararası Ekonomi Birliği Kongresi vardı. Bu birliğin bir sonraki 2008-2011 dönemi için başkan ve yönetim kurulu üyeleri de seçilecekti.

Başkanlık için iki aday vardı. Birisi Prof. Aoki, diğeri Büyük Britanya’dan idi (adını yazmak uygun gelmedi). Toplam 55 üye ülkeden 19 katılım vardı. Ülkelerin alfabetik sırasına göre hem sözlü hem kağıda yazarak oy kullanıyorduk.

Kurala göre adaylar salonda bulunamıyorlar, haliyle oy kullanamıyorlardı. Son sırada Türkiye temsilcisi olarak ben vardım. (ABD ve Britanya temsilcileri nedense toplantıda yoktu.) Sıra bana geldiğinde 9 oy Aoki’ye, 9 oy diğer adaya verilmişti.

Bir sıra önümde oturan İtalyan temsilci Prof. Fiorella Kostoris, Aoki’ye oy vermemi işaret ediyordu. Kostoris, Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliğinden ve Basel Komitesi Başkanlığından yeni ayrılmış olan ünlü merkez bankacı Tommaso Padoa-Schioppa’nın eşiydi.

Padoa-Schioppa’nın bu görevlerden ayrılış nedeni siyasi idi. Yeni kurulacak olan Romano Prodi hükümetinde Ekonomi ve Finans Bakanı olacağı söyleniyordu.

Prof. Kostoris İtalyan gezetesi “Il Sole 24 Ore”de iddialı köşe yazıları yazıyordu. Kendi anlattığına göre, “İtalyanlar çok tatil yapıyor” başlıklı bir köşe yazısı büyük gürültü koparmıştı. Kısacası, hem kendisi, hem eşi İtalya’da oldukça etkili idiler.

Ben zaten Prof. Aoki’ye oy verme kararında idim. Oyumu açıkladım, Aoki kazanmış oldu. Japon adayın kazanmasını istiyorduk çünkü gerçekten değerli bir iktisatçı idi ve bu tür platformlardaki Anglo-Sakson hakimiyetine giderek artan tepkimiz vardı.

ABD ve Britanya’nın yardımları ile süren Filistin katliamından sonra bu tepkinin yine yükselmesi beklenir.

Prof. Aoki’yi sonra 2008’de İstanbul’da yaptığımız kongrede şahsen tanıdım. Kendisi anlattı; Tokyo üniversitesinden 1962’de mezun oluyor. Öğrenciliğinin başlangıcından itibaren Marksist bir öğrenci grubu içinde yer alıyor. Grubun adı Komünist Ligi.

Aoki, bu grubun ürettiği yazılı belgelerin yazarı durumunda. Marksist kuramsal yazılar da yazıyor ve dergilerde yayımlanıyor. ABD ile imzalanmak üzere hazırlanan Güvenlik Antlaşmasına karşı “bitmeyen” gösteriler yapıyorlar ve bir gösteride yaralanıyor.

Aoki mezun olduktan sonra Tokyo Üniversitesine araştırma görevlisi olarak giriyor. Sonra bursla ABD’ye gidiyor. Doktorasını bitirince akademisyen olmaya karar veriyor, Stanford Üniversitesine kabul ediliyor ve “benim radikallik dönemi böylece bitti” diyor.

(Belirtmeyi unuttum; yukarıda adını verdiğim İtalyan melektaşımız Prof. Kostoris de İtalya’daki öğrencilik yıllarında komünist öğrencilerin eylemlerine ve toplantılarına katılıyor. Ancak kendisine şüphe ve alay ederek bakıyorlar, çünkü eylemlere ve toplantılara babasının aldığı Alfa Romeo........

© T24