"Vergi alırsan oy alamazsın, vergi almazsan destek alırsın"

Diğer

31 Temmuz 2024

"Vergi alırsan oy alamazsın." Bunu, 2000'ler ortasında bir konferansta söyleyen bilinen bir siyasetçi idi. İktidar partisindendi ve yan yana oturuyorduk. Konferansın bitiminde kendisine sordum: "Vergi almazsanız ne olur?"

Kastım, yeterli vergi almadan harcama yaparsanız bütçe açığı ve sonunda enflasyon olur noktasına gelmekti. Ancak kendisi konuyu "oy alırsın, alamazsın" bağlamında sürdürdü ve şöyle dedi: "Vergi almazsan ekonomik ve siyasi destek alırsın."

Mesaj açıktı. Bazı kesimlerden vergi almazsan, onlar da sana her anlamda destek olurlar diyordu. Son günlerde iktidarın "vergiyi istediğimden alırım, istemediğimden almam, affederim" türünden imaları, yaklaşık 20 yıl önce söylenenleri aklıma getirdi.

"Tercihe göre vergi alma" yaklaşımının tartışılması, üç gün önce yapılan bir toplantıyı da aklıma getirdi. G20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası temsilcileri Brezilya'da, Rio de Janeiro'da toplandılar. Maliye bakanımız ve TCMB başkanımız da bu toplantıya katıldılar.

25-26 Temmuz'da iki günde yapılan toplantının gündeminde üç konu vardı; birinci ve en somut önerilerle tartışılan konu "küresel vergi ve vergide eşitlik/eşitsizlik" idi. İkinci konu "açlık ve fakirliğe karşı mücadele", üçüncü konu "iklim değişikliği sorunları" başlığını taşıyordu.

Küresel düzeydeki "süper zenginlerin" ve "ultra yüksek servete sahip olanların" vergilenmesi konusunda genellikle görüş birliği vardı. Ancak ABD konuya olumlu yaklaşmadı, toplantıda bu konuda somut ve bağlayıcı bir karar alınamadı.

Halbuki, yapılan hesaba göre, bu tür "süper zengin" ve "ultra yüksek servetli" kişilerden yalnızca yüzde 2 oranında vergi alınsa, 250 milyar dolar gelir sağlanacaktı. Bu miktar da küresel ölçekte açlık ve fakirlikle mücadele için kullanılacaktı.

G20 topntısında asıl ilgi çeken konu vergi ve eşitlik/eşitsizlik idi. Bu konunun tartışılmasına yardımcı olmak üzere OECD "Vergileme ve Eşitsizlik" başlıklı bir rapor hazırlamıştı. OECD (Temmuz 2024). Raporda, Türkiye gibi vergilemede çarpık ve haksız uygulamalar yapan ülkeler eleştiriliyor ve uyarılıyordu.

Örneğin şu saptama vardı: "Farklı gelir türlerinin ve farklı varlıkların farklı biçimlerde vergilenmesi, vergilerin artan oranlı (müterakki) olma özelliğini engellemekte ve vergilemenin etkinliğini, eşitliğini düşürmektedir. Böylece haksız biçimde daha az vergilenenlere doğru bir kayma isteği olmaktadır.

Sermaye gelirlerinin ücret gelirlerine göre kayırılarak vergilenmesi bir örnektir. Diğer bir örnek, özellikle daha yüksek servete sahip kesimlerin elindeki varlıkların daha düşük oranlarda vergilenmesidir."

Bu tür uygulamalar artan oranlı vergilemeye engel olmaktadır. Hatta vergi sonrası gelir dağılımını olumsuz etkilemektedir. Vergi sistemi adaletli olmak yanında, çalışma, tasarruf etme ve yatırım yapmayı da özendirmelidir." OECD (Temmuz 2024).

Bu rapor, sanki Türkiye'de iktidarın son dönemde "istediğimden vergi alırım, istemediğimden almam" türü çarpık ve haksız vergi uygulamalarını dikkate alarak yazılmıştır. Sanırım maliye bakanımız ve TCMB başkanımız da raporu okumuşlardır.

OECD raporunun bir başka özelliği; KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin düşük gelirliler için yarattığı gelir dağılımı eşitsizliğini de vurgulamasıdır. Türkiye'de gelir ve kurumlar vergileri gibi dolaysız vergiler yeterince toplanamadığı için dolaylı vergiler yoluyla vergi geliri sağlanmaktadır.

Ancak dolaylı vergilerin, geliri ve serveti ne olursa olsun, her tüketiciden aynı vergiyi aldığından artan oranlı olma özelliği yoktur.

Bazı OECD ülkelerinde ve toplam OECD'de vergileme, GSYH oranı olarak, Tablo 1'de yer alıyor. Tabloda ilk dikkat çeken nokta şudur: Türkiye'de kişisel vergileme oranı diğer ülkelere göre ve OECD ortalaması olan yüzde 8,1'e göre çok düşük kalıyor.

Biliyoruz ki, zaten toplanabilen gelir vergisinin çok önemli bir bölümü ücretlerden........

© T24