Rusların Türkmenistan’daki Göktepe Katliamı, 12 Ocak 1881
Diğer
12 Ocak 2025
"Asya’da barışın süresi, düşmana yaptığınız katliamla doğru orantılıdır."
General Mikhail Skobelev
T24’de 22 Şubat 2020 günü yayınlanan “Rusya: Bozkır Prensliğinden İmparatorluğa” başlıklı yazımda, 16. yüzyıldan itibaren Türk Hanlıklarının ve Beyliklerinin Rusların tuzağına birer birer nasıl düşürüldüklerini ve benliklerini kaybettiklerini okurlarımın bilgisine sunmuştum. Kazan ve Kırım’ın ele geçirilişinden bir süre sonra, Çariçe Katerina tarafından planlanan ve içinde cami ve külliyelerin bulunduğu Orenburg gibi şehir modelleriyle, yine Katerina’nın Kazan ve Kırım’dan gönderdiği işbirlikçi hocalar tarafından yürütülen Türk halkını Rus boyunduruğuna ikna çalışmalarının bu süreçte çok önemli rolü olduğunu düşünüyorum. General Aleksandır Tevkelev gibi devşirme subaylar da sürecin içinde oldukça önemli yer tutmuşlardır.
On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Rusların batıdan, Çin’in doğudan başlattığı saldırılar ve baskılar karşısında İsmail Gaspıralı gibi yiğit cedidçi-yenilikçi Türk aydınları, fikirleri ile Türk kimliğinin dini kimliğin önüne geçmesini sağlamışlar, Türk varlığının yeniden canlanmasında büyük rol oynamışlardır. Bu mücadeleleri, ulemanın kendilerini Ruslara ihbar etmelerine ve ihanetlerine rağmen yirminci yüzyılın başlarına kadar devam edecektir. Cedidçi aydınlar Kazan ve Azerbaycan’da açılan okullarla aydınlanmanın kaynağı olacaklardır.
Cedidçiler, sonraki yıllarda gerçekleşen Sovyet Devrimini de fırsat bilerek, Sultan Galiev gibi önderlerle devrim önderlerine de meydan okurlar. Kazan’ı Amiral Kolçak’ın emrindeki Beyaz Ordudan kurtararak Sovyet Devriminin yıkılmasını ve Kızıl Ordunun çökmesini önleyen Sultan Galiev aydınlanmanın öncülerinden olur. Galiev sadece emek sömürüsünü ele alan ve Rus emperyalizminin Orta-Asya’da yıllardır sürdürdüğü sömürüyü tanımayan bir devrimin başarılı olamayacağını Ruslara ve bütün dünyaya anlatmaya çalışsa da bunun bedelini canıyla öder. Diğer Cedidçiler de, bu söylemlerini canları pahasına, yaşamlarının sonuna kadar haykırarak ezilen ulusların da sesi olurlar.
Cedidçilerle ilgili olarak 10 Mart 2024 tarihinde T24 Haftalık’ta yayınlanan “On Dokuzuncu Yüzyılda Kırım, Kazan ve Türkistan’da Aydınlanma: “Cedidçiler” başlıklı yazımda bilgi sunmuştum.
Bugünkü yazı başlığım “Göktepe Katliamı.”
12 Ocak 1881 günü, tam 144 yıl önce bugün General Mikhail Skobelev’in kumandasında Türkmenistan’da gerçekleştirilen hain saldırı, daha sonra Avrupalı dostlarının bile Rusları lanetlediği, on dokuzuncu yüzyılda yaşanmış en büyük insanlık katliamı olarak da anılır.
General Skobelev, daha öncesinde Plevne’de Gazi Osman Paşa’nın karşısına çıkan ve Plevne’yi yapılan olağanüstü savunmaya rağmen ele geçiren komutandır.
Türkmen çöllerindeki en büyük Rus saldırısı, Rusya’nın o dönemde İngiltere ile yaptığı büyük mücadeleler sonrasında uzlaştığı İran-Afganistan-Rusya sınır bölgesinin yakınlarında, Türkmenistan’da gerçekleşir.
Türkmenistan’a karşı ilk büyük atağa Rus Generali Nikolai Lomakin kalkışır. Bölgeyi kısa sürede ele geçirmeye çalışan Lomakin, Krasnovodsk kalesini üs olarak kullanarak Ahal-Türkmenlerine karşı yoğun bir saldırı yapar. Ani saldırı karşısında ne yapacaklarını bilemeyen Türkmenlerin neredeyse hepsi Göktepe yakınlarındaki çamurdan yapılmış kaleye sığınmak zorunda kalırlar. Saldırı sırasında top ve roket atışına tutularak, kaleden kaçan Türkmenler Ruslar tarafından acımasızca katledilirler. Kalenin yıkılması öncesindeki çoğu çocuk yaklaşık 2 bin Türkmen öldürülür. Kahraman Göktepeli Türkmenler bu büyük acının tepkisini çok sert bir şekilde vererek karşı atağa kalktıklarında 200 Rus askerini........
© T24
