Seven Erangin: Kadın sözü sadece seçkide değil, yaşamın aktığı her yerde…

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

24 Mart 2024

Adı: Kadın Öykü Seçkisi, kadınların yazdıkları öyküleri geniş kitlelere ulaştırmak için yola çıkılan, geliri Mor Çatı Sığınma Evi'ne verilecek bir kadın projesi. Her biri kendi rengini bulmuş 22 öykü. Jüri üyeleri arasında Nazlı Eray, Buket Uzuner, İpek Özbey, Elif Key gibi önemli isimler var. Projenin yaratıcısı Yasemin Seven Erangin ile buluştuk. Her yıl düzenlenmesi planlanan "Kadın Öykü Seçki" projesini ve coğrafyamızda yaşanan kadın şiddetini konuştuk.

- Yasemin, TV yapımcısısın ve kültür sanat programı yapıyorsun. Seni biraz daha yakından tanıyalım mı?

Ebru, ilgine çok teşekkür ederim. Kısaca anlatayım. 41 yaşındayım. Batman'da doğdum ve orada büyüdüm. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema- TV mezunuyum. Yaklaşık 18 yıldır medya sektöründe çalışıyorum. Şimdi de bir haber kanalında, editör-prodüktör olarak çalışıyorum. İki kızım, sevdiğim bir adam, kitaplarım var. Neredeyse ortaokuldan bu yana okur yazarım. Çok iyi bir kitap okuyucusuyum diyebilirim. Özel dergilerde röportajlar yapıyorum, film ve dizi incelemeleri yazıyorum. 2014 yılında ilk kitabım "Annemin Son Dört Günü", 2022 yılında "Delikli Tencereler de İsyan Eder" 2024 yılında "Bir Cinayetin Sıradışı Hikayesi - Oğuz" kitabım çıktı . Ve birkaç hafta önce "Adı: Kadın Öykü Seçkisi" raflardaki yerini aldı. Sanırım bu zamana kadar yaptığım en iyi proje idi. Edebiyat, sinema, tiyatro, müzik tutkusu ile hayatıma devam ediyorum.

- Adı: Kadın öykü seçkisi fikri nasıl doğdu?

Hayatımda edebiyat hep vardı, öykü hep vardı, kadın hep vardı. Böyle söyleyince çok garip geliyor kulağa elbette "kadın hep vardı" demek. Ancak bu topraklar üzerinde geçtiğimiz her dönemeçte hep kadınlar iç edildi. Üstelik hiç tereddütsüz. Kıyıma uğrayan, yok sayılan, cam tavanlara çarpan, kocasının, sevdiğinin, babasının, oğlunun fiziksel şiddetine, psikolojik şiddetine maruz kalan hep kadınlar oldu. Ben Batman'da yaşadım, o bölgedeki çatışmanın ortasında kadınlar ve çocuklar vardı. Plazalarda kimliksizleştirilmek istenende kadındı, cinsiyet baskısı üzerinden suçlananda. Bu durumda içimdeki derin yara ve öfkeyi en iyi yönlendirebileceğim yere yönlendirdim, yani edebiyata. Uzun zamandır hayatımdaki her çıkmazda önce kadınlığımı sordum kendime. Ben olduğum için sormadım bu soruyu, kadın olduğum için sordum. İlk kitabımda da kadınları, travestileri yazdım. Biz kadınlar farklı kesimlerden, farklı sınıflardan, farklı bölgelerden de olsak aynı yoldan yürüyorduk, aynı hikayelerin baş kahramanı oluyorduk. Hepimizin sesi ortak bir yerden çıkıyordu, rengimiz kokumuz, okulumuz, toprağımız farklı olsa da. Sesimizi edebiyata verelim dedim ve çıktık yola.

- Her yıl düzenlenecek olan bir kadın öykü yarışması değil mi aynı zamanda?

Evet. Ayrıkotu Genel Yayın Yönetmeni Aytaç Bey projeyi çok sevdi, biz de kısa zamanda çok güzel bir iş başardık ve bundan böyle her yıl seçkimize 3 Ekim'de hadi diyeceğiz. Gidebildiği yere kadar. Nasılsa hikâyemiz pek büyük.

- Öykü seçkileri nasıl yapıldı?

Öykü seçkisi duyurusu 3 Ekim'de yapıldı. 450'den fazla öykü geldi yarışmaya. Ön jüri olarak ben ve Ülkü vardık. Günlerce okuduk. Metroda, iş yerinde, yolda, ki bu cümle bile seçkiyi açıklamaya yetiyor. Ön eleme bittikten sonra jüri üyelerimiz, Buket Uzuner, Özlem Pekcan, İpek Özbey, Elif Key, Hatice Meryem, Ayşen Şahin, Ayçe Güçlüten, Ayçe Erkol, Elçin Poyrazlar ve Gönül Demircioğlu'na yolladık okuyacakları öyküleri. Onlarda adil bir seçimden sonra karar verdiler. Önce yalnız sonra iki kişi sonra çok daha fazla isim ile yol yürüdük. Hem iş hem seçki, yazmakta olduğum dördüncü kitabım ile zor oldu ama güzel de oldu.

- Gelirler "Morçatı Sığınma Evine" mi verilecek?

Evet, bunun bir prosedürü var teknik........

© T24