Çağrılsa ifade vermeye gidecek
Diğer
31 Ocak 2025
Tıpkı “Gazetecilik suç değildir” cümlesi gibi “Çağrılsa ifade vermeye gidecek” diye başlayan cümleyi de sık kullanmaya başladık. Dahası, kullanma sıklığına bağlı olarak hızla da aşınıyor; farkındasınızdır eminim. (Gazeteciliğin suç olmadığını ise çok daha uzun bir süredir söyleyip yazıyoruz. Çünkü giderek artan bir dozda kriminalize edilmeye çalışılıyor. Sosyal medyalar ile gözetim teknolojisindeki gelişmeler; iktidar odaklarının bu çabasını bir baskı aracına dönüştürmesini kolaylaştırıyor.)
“Gazetecilik suç değildir.”
“Çağrılsa ifade vermeye gidecek…”
Her iki ifadenin ortak paydası, hukuk devleti normlarını anlatmasında. Bu normları anlatmak için giderek daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Çünkü halen yürürlükte olan Anayasa’da, bir hukuk devleti olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, uzunca bir süredir, hukuk devleti normlarıyla bağdaşmayan sayısız uygulamaya tanıklık ediyoruz. Bu uygulamalar siyasal amaçlarla bir taarruza dönüşmüş durumda.
Çağrılsa, ikiletmeden ifade vermeye gidecek kişilerin, çağrı yapılmaksızın; evinde şafak baskınlarıyla, işyerlerinde, yemek yedikleri restoran gibi gündelik hayatın akışı içindeki olağan ortamlarında gözaltına alınmaları, söz konusu kişilerin kriminal vakalar olmadığına göre, açıktır ki bir tercih. Ama hukuk devleti normları açısından ise bir alt eşik.
Dolayısıyla Türkiye’nin, -tıpkı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde olduğu gibi- Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de alt sıralara yuvarlanması boşuna değil. Destekleyicileri arasında Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı gibi örgütlerin de bulunduğu World Justice Project’in (WJP), her yıl düzenli olarak yayımladığı endeksin 2024 yılı verilerine göre, Türkiye hukukun üstünlüğü kriterleri dikkate alınarak yapılan uluslararası değerlendirme sonucunda, 142 ülke arasında 117. Sıraya yerleşti.
Türkiye’nin önündeki 116 ülkeden bazılarını -sırasıyla- aktaralım: Honduras, Angola, Nijer, Rusya, Madagaskar, EL Salvador, Sierra Leone.
Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ni hazırlayıp her yıl raporlayarak yayımlayan WJP adlı örgüt, bu değerlendirmeyi sekiz kritere göre yapıyor:
Hükümet Yetkilerine İlişkin Kısıtlamalar, Yolsuzluğun Olmaması, Açık Hükümet, Temel Haklar, Asayiş ve Güvenlik, Düzenleyici Uygulama, Sivil Adalet, Ceza Yargılaması
Bu kriterler arasında ilk sırada yer alan “Hükümet Yetkilerine İlişkin Kısıtlamalar” başlığı altında, ülkeyi yönetenlerin hukuka bağlılık derecesi ölçülüyor. Hükümetin ve hükümet yetkililerinin, hesap verebilirliğini sağlayan araç ve düzen........
© T24
