Sinan Ateş cinayetinin tetikçisi cezaevinde uyarıldı mı?

Diğer

02 Temmuz 2024

Siyasetin bizzat konusu olan Sinan Ateş cinayeti davası başladı. Kamuoyu, Sinan Ateş'in eşi, ailesi ilk kez sanıklarla yüz yüze geldi. Özellikle cinayetin kilit sanıklarının hâl ve tavırları, nasıl insanlar olduğu, ne söyleyecekleri merak ediliyordu. Sanıkların kimilerinin MHP ve Ülkü Ocakları ile bağlantıları nedeniyle hem Cumhur İttifakı'nın hem de Türkiye'nin gidişatına ilişkin yön tayin edici yanları olan dava beklenildiği kadar gergin geçmedi. Mahkeme başkanı "Söz atma, laf atma, sataşma olmasın. Bırakın işimizi yapalım. Meseleyi şahsileştirmeyin, sabırlı olun, sakin olun ve tahriklere kapılmayın" açılış cümleleriyle olası gerginliğin önünü aldı. Ateş ailesinin yakınlarının olduğu sıralardan bir iki tepkinin, sanık avukatlarının bazı sorulardan rahatsız olmalarının dışında sakin geçti duruşma. Müşteki yakınlarının olduğu sıralar daha kalabalıktı. Sanık yakınları sıralarında ise ağırlığı erkeklerden oluşan küçük bir grup vardı.

İlk duruşma sanıkların kimlik tespitleri ve iddianamenin okunması gibi usuller atlanarak başladı. Mahkeme başkanı doğrudan savunmalara geçti.

Siyasetin ana konularından biri olan bu dava acaba hızla sonuçlandırılmak mı isteniyor sorusu akıllara gelmedi değil.

Ülkü Ocakları'nın Türkiye genelinden gelerek davada gerginlik çıkaracağı iddiaları üzerine MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "davayı avukatlarımız takip edecek" açıklaması sonrası gözler Sincan Cezaevi yerleşkesindeki salonda MHP'nin avukatlarını aradı.

İbrahim Ethem yiğit ve Çağrı Can Pak MHP'nin avukatları olarak duruşma salonundaydı. Mahkeme başkanının şu sözü dikkat çekiciydi. "Taraf sıfatı olmayan hiç kimsenin söz hakkı yok."

"Hedef alındığı, zarar gördüğü" iddiası olan MHP hangi gerekçeyle davaya müdahil olacaktı? Hakim hem sanık avukatlarına hem de sanıklara MHP'li avukatların davaya katılma talebine nasıl yaklaştıklarını sordu. Sanık avukatları "sakınca yok" derken sanıklar da kafalarını sallayarak onayladı. Ama mahkeme heyeti "zarar görmediği" gerekçesiyle müdahillik talebini reddetti ve o esnada müşteki sıralarından bir alkış koptu.

Acaba MHP'li avukatlar hangi tarafın müdahili olacaktı eğer katılım talepleri kabul edilseydi? Bir anlamda mahkeme, MHP'yi bu tartışmanın içinden çekip almış oldu. Bu durumu CHP Genel Başkan Yardımcısı, avukat ve emniyeti iyi bilen Murat Bakan'a sordum ve yorumu şu oldu:

"MHP'nin müdahil olması için taraflardan biriyle hareket ediyor olması lazım. Ya da suçtan doğrudan göreceği bir zarar olması lazım. MHP kendi tutumundan dolayı zarar görüyor. Yoksa bu davadan dolayı değil. Suçluya sahip çıktığı için ya da suçluların adalete teslim edilmesi noktasında gereken kararlılığı göstermediği için zarar görüyor. Eğer mahkeme müdahilliğini kabul etseydi bu MHP için tartışmalı ve spekülasyon yapılacak bir durum olurdu."

Bütün girizgahtan sonra savunmalar başladı. Baştan söylemek gerekirse kilit sanıklar; tetikçi Eray Özyağcı, cinayeti planlayan, azmettiren Doğukan Çep, cinayeti planladığı ve tetikçiyi sakladığı iddia edilen Tolgahan Demirbaş, tetikçiyi cinayet mahalline getiren ve oradan kaçıran Vedat Balkaya, tetikçi ve yardımcısına Ankara'da ev ayarlayan Suat Kurt, özel harekat polisi Aşkın Mert Gelenbey emniyet ve savcılıktaki ifadelerini değiştirdiler. Aradan 16-17 ay geçmiş, Cezaevinde derslerine iyi çalışmış gibilerdi…

İlk savunmayı tetikçi Eray Özyağcı yaptı.

Bir kardeşinin Suriye'de cihatçı gruplara katıldığını, bir kardeşinin cezaevinde olduğunu öğrendiğim yoksul mahallelerdeki çetelerle yolu kesişen Eray Özyağcı, bütün savunması boyunca "abi" dediği, cinayetle ilgili "baş aktörüyüm, azmettiricisiyim" diyen Doğukan Çep'i bütün cinayetin tek planlayıcısı gibi gösterdi. Çep'in de benzer bir savunma yapması Özyağcı'nın "lideri"........

© T24