Diğer
06 Haziran 2024
Eşit hukuk yoksa, eşit vatandaşlık sadece havada asılı kalmakla kalmaz, bazılarının hayatları hep dövülür. Düşünün… Bir seçmen olarak farklı yıllarda üç kez sandığa gidiyorsunuz, inandığınız, beğendiniz bir adaya oy veriyorsunuz ama oy verdiğiniz aday görevden alınıyor. Sisteme ‘rıza’ üreten en güçlü mekanizma olan seçimler, seçme ve seçilme hakkı bir anda anlam kaybına uğruyor. Hakkarili seçmenin başına gelen de bu… 2016’da 102 belediyeden 95’ine kayyım atandı. 2019’da 65 belediyeden 6’sı, seçime girme yeterliliği olmasına rağmen kazanan adaylara KHK’li olduğu gerekçesiyle mazbatası verilmedi. Sonraki zamanlarda da 40 belediyeye kayyım atandı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası AKP, Meclis’e Varlık Fonu kurulmasını da içeren bir torba yasa getirdi. O torba yasada kayyım düzenlemesi de yer alıyordu. Ancak kayyım düzenlemesini içeren maddeler MHP, CHP ve HDP’nin itirazlarıyla çekildi. Ama OHAL imdada yetişti ve 1 Eylül 2016’da 674 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belediyelere kayyım atama yetkisi, belediyelerin taşınır mallarına el koyma ve çalışanlarını görevden uzaklaştırma yetkisi valilik ve kaymakamlıklara da verildi. Sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi…
KHK’lara karşı yargı yolu kapalı olduğu için bu karar Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme ‘yetkisizlik’ gerekçesiyle başvurunun kabul edilemez olduğuna hükmetti.
OHAL’de başlayan ve sonrasında süreklilik arz eden bu devlet pratiği, Kürt seçmenin iradesinin ‘eşit’ olmadığının teyidi değil mi?
Konuyla ilgili görüşüne baş vurduğum Ceza Hukukçusu Prof. İzzet Özgenç şunları söyledi:
“Hukuk sistemimize göre, bir kişi hakkında hangi suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma yapılırsa yapılsın, salt soruşturma ve kovuşturma yapılması, bir seçilme engeli oluşturmamaktadır. Ancak kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına........© T24