Eski Altın Portakal Festivali Yönetmeni Boyacıoğlu: İzlemeden film sansürleyerek tarihe geçtik, dünyaya rezil olduk; festivale 'Üç Maymun' adı daha çok yakışır!

Diğer

17 Eylül 2024

61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Başlıyor… Geçen yıl dahil tarihinde iki kez iptal edilen festivalin 'sansür' yükü orta yerde duruyor. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilen bir öğretmen ile bir doktorun yaşadıklarını anlatan Kanun Hükmü belgeselinin başına gelenleri birileri unuttu, birileri unutmadı.

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), ki festivale ön jüri gönderen bir dernek, bu sene festivale katılmayacağını açıkladı. Festivalin ev sahibi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Böcek'in "süreci yönetememek"le eleştirdiği ve görevden aldığı Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu eleştirilerin odağındaki iki isim olsa da sansür konusundaki asıl faili de gözden kaçırmamak gerekiyor.

İktidarın bakanlıklar aracılığı ile yaptığı açıklamaları hatırlıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın "Müsaade edilemez, kabul edilemez" tavrının sonuçları olduğu ortada. Belki bir özeleştiri, belki de "sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi" gibi Uluslararası Altın Portakal Film Festivali bu yıl Kültür Bakanlığı'nın desteği olmadan yapılıyor. Festival Sanat Direktörü Deniz Yavuz bu konuyu benimle paylaştı, benzer baskılara maruz kalmamak için Kültür Bakanlığı'nın destek önerisi reddedilmiş.

En sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim… Altın Portakal'ı 'sansür' bağlamında da takip eden bir gazeteci olarak derdim "bağcıyı dövmek" değil. Ama gazetecilerin de maruz kaldığı, yıldığı sansürün sanata, sinemaya sirayet etmesinde bütün tarafların sorumluluğunu hatırlatmakta fayda olduğuna inanıyorum. Çünkü hiçbir şey olmamış gibi davranmak hem yaşananları, yaşatılanları değersizleştiriyor hem de geleceğe doğru miras bırakmıyor.

Hiçbir festivalin benzer müdahalelerden azade olduğunu düşünmüyorum. Memleketin durumu bu zira… Örneğin Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde En İyi Belgesel Ödülü alan Dargeçit'in de müdahalelerle kesilip biçildiği, öyle gösterime girdiği konuşuluyor.

Sansürün bir baskı politikasının sonucu olduğunu unutmadan, meselenin sadece Altın Portakal'la sınırlığı olmadığını bilerek tarihe bir not düşmek istedim. Bu nedenle o dönemin hem şahidi hem mağduru ama aynı zaman da karar vericisi olan Ahmet Boyacıoğlu'na sorularımı yazılı olarak gönderdim. Süreçle birlikte ağır sağlık sorunları yaşayan Boyacıoğlu'nun anlattıklarından hem belgeselin hem de Altın Portakal'ın siyasete kurban edildiğini anlıyoruz. "Hiçbir şey olmamış gibi devam edenlerin sessizliği en korkunç olan" diyor Ahmet Boyacıoğlu… Festivallerin özgürce yaşabilmesi ümidiyle, yönelttiğim sorular ile Boyacıoğlu'nun yanıtlarını paylaşıyorum.

- Festival sansür yükünden kurtulamadı. Siz bu yüke dair ne söyleyeceksiniz?

Bu soruyu Muhittin Böcek'in cevaplaması daha doğru olur diye düşünüyorum. Neticede kendisi ve ekibi geçen yıl yaşananların esas sorumlusu.

- 2019 – 2023 yılları arası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin yönetmenliğini üstlenen bir isim olarak siz bir yük hissediyor musunuz? Son bir yılınız bu bağlamda nasıl geçti?

Tuhaf bir şekilde herkes festivalle ilgili kararları benim tek başıma aldığımı düşünüyor. Bu doğru değil. Festivali kurtarabilmek için sekiz gün boyunca elimden geleni yaptım, ancak başarılı olamadım. "Filler tepişir, çimenler ezilir."

- Kanun Hükmü belgeseli on binlerce insanın işsizliğe mahkûm edilmesini, iki KHK'lı kamu personeli üzerinden anlatıyor. 2016'dan bu yana itiraz eden her yapının karşılaştığı suçlama 'FETÖ' oldu. Festival yönetimi olarak kültürel iklimin bu kadar boğuculuğuna karşı başka bir duruş sergileyemez miydiniz?

Bu soruyu da Festival'in Başkanı Muhittin Böcek'e ve Festival'in İdari Yönetmeni Cansel Tuncer'e sormanız daha iyi olur.

- Kültür Bakanlığı'nın bile izlemeden telefon açtığı bir belgeselden söz ediyoruz. Bütün bu müdahalelere, yerel yönetimin müdahalelerine de geleceğiz. İtirazın, 'hayır' demenin zihinlerdeki meşruiyeti aşındı gibi… Ne dersiniz?

Kimsenin (henüz/T24) izlemediği bir filme sansür uygulayarak dünya tarihine geçtik. Bu ülkede artık herkes gölgesinden korkar hale geldi.

- Peki belediye kendisini idari ev sahibi olarak tanımlıyor. Gerçekten böyle mi, siz özgürce planlamalarınızı, seçimlerinizi yapabildiniz mi? Kendiniz de, jüri seçiminde bile "o fazla ünlü değil" itirazlarıyla karşılaşmışsınız.

Belediye yalnızca ev sahibi değil. 2019-2022 yıllarının festival kataloglarına bakarsanız Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in aynı zamanda Festival Başkanı, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer'in de Festivalin İdari Yönetmeni olduğunu görürsünüz. Benim özgeçmişim ve fotoğrafım bu iki kişiden sonra üçüncü olarak katalogda yer alıyordu. 2023 kataloğu da basılabilseydi aynı sıralamayı görecektiniz. Biz geçen yıla kadar sanat ekibi olarak filmlerin ve ön jürilerin seçiminde özgürdük. Jürilerin, onur ödüllerinin belirlenmesi ve diğer konular daima belediye yetkilileriyle yapılan toplantılarda kararlaştırılıyordu. Geçen yıl Belediye Başkanı film seçkisi duyurulduktan sonra "Kanun Hükmü" filminin gösterimden çıkarılması gerektiğini söyledi. Bütün uyarılarımıza karşın bizi dinlemedi.

Ben dört yıl boyunca 'Festival Yönetmeni' olarak görev yaptım. Başak Emre de 'Sanat Yönetmeni' idi. Bu yıl Deniz Yavuz'un adı 'Sanat Yönetmeni' olarak geçiyor. Demek festival yönetmenliği de kaldırılmış. Belediyeciler sinema konusunda uzman değiller, ama burası Türkiye, yapa yapa öğrenirler.

- Festival siyasetin kurbanı mı oldu? Bunu........

© T24