Diğer
01 Kasım 2024
Herkes ondan bahsediyor, herkes onu merak ediyor. İnternet capsleriyle, sokaklar Halloween kostümleriyle dolu. Cannes ‘da dakikalarca ayakta alkışlanan, yazar ve yönetmeni Coralie Fargeat’a En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandıran ve Demi Moore için Oscar’a giden yolların trafik ışıklarını yeşile boyayan The Substance, MUBİ’de ve sinemalarda gösterimde.
The Substance, yaşlanmak üzerine bir film. Daha doğrusu kadınların yaşlanması üzerine. Çünkü kadınlar ve erkekler aynı anda yaşlanmazlar, patriyarkanın kanunu bu. Erkekler olgunlaşır ve bilgeleşirken, kadınlar kırışır ve büzüşürler. Erkekler toplumda daha da saygınlaşır ve el üstünde tutulurken, kadınlar görünmez olur ve silikleşirler. Kel erkek seksidir, şakaklara düşen kırışıklıklar karizmatik. Kendilerinden onlarca yaş küçük kadınlarla beraber olabilir, toplantı masalarında caka satabilirler. Kadınlar içinse dökülen saçlar seçenek bile değildir, siz hiç kel kadın gördünüz mü? Bir taraf beyleşirken, bir taraf teyzeleşir, bunu aptallar bile bilir.
The Substance’ın kahramanı Elisabeth Sparkle (Demi Moore) da yaşlandığının farkındadır, aptal değil ya. Bir zamanlar parıl parıl bir Hollywood yıldızıyken, şimdi kenara atılmak üzeredir. Aerobik şovu “Elisabeth ile Hayatını Parlat” iptal edilir, posterleri duvardan indirilir. İki kutu eşyası da eline tutuşturulup dehlenir. Programın yapımcısı Harvey, adı gibi tam bir Harvey Weinstein karakteridir. “50’den sonra kadınlar için biter” der Elisabeth’e ağzına vıcık vıcık karidesleri tıkıştırırken. “Biten ne?” der Elisabeth, ama cevap alamaz. Harvey’i Amerikan başkanlık yarışında Trump’ı desteklemesiyle öne çıkan Dennis Quaid’in canlandırması tesadüf müdür, sanmam.
Elisabeth kovulmanın şokuyla bir trafik kazası yapar. Gözünü açtığı hastanede muayene olduğu doktor, gizli bir gençlik iksirinden bahsedince esas hikâye de başlar. The Substance (Cevher) işte bu iksirin adıdır. Cevher kolay bir çözüm değildir. Vücuda enjekte edildikten ve ancak aşırı cerrahi aşamaları becerdikten sonra çalışır. Elisabeth’in yarılan omurgasından yepyeni bir kadın doğar. Yirmili yaşlarında, “kusursuz” bedenli güzeller güzeli kadın, kendi adını Sue koyar ve hiç vakit kaybetmeden Elisabeth’in eski programında başrolü kapar. Sue (Margaret Qualley) ün, şöhret ve her türlü dünyevi zevkle dolu bir hayatı yaşarken Elisabeth’e düşen buz gibi banyo fayanslarında dikişli omurgasıyla yatmaktır. The Substance’ın kuralı, iki kadının haftada bir hayat değiş tokuşu yapmasıdır. Sue, gençliğini Elisabeth’in omurgasından çektiği sıvıyla sağlar. Ama bir haftalık ömür Sue ’ya yetmez. Daha çok sıvı çeker, o sıvı çektikçe Elisabeth yaşlanır, bedeni buruşur, kırışır, çürür. Çok geçmeden yaşlı Elisabeth ve genç Sue arasında korkunç bir savaş başlar.
Coralie Fargeat ve görüntü yönetmeni Benjamin Kracun bu savaşı son derece stilize bir korku diliyle anlatıyor. Psycho’dan The Fly’a, The Shining’den Requiem for a........© T24