Diğer
19 Ekim 2024
Geçtiğimiz hafta sonu Sinop’taydık. Dokuzuncusu düzenlenen Sinop Bienali’ni yerinde görmeye gittik. Bienalin bu yılki teması “Tükenmeden önce: Yeni değerler evreni.” Sinopale, bu temayla bireyler ve toplulukları sürdürülebilir bir gelecek için yeni değer sistemlerini keşfetmeye çağırıyor. Süslü cümleler. Peki bu geleceği kim sürdürecek? Bu değerler evrenini kim inşa edecek, kim devam ettirecek? Sinop’ta geçirdiğim kısacık zamanda bu soruları merak ettim ve bulduğum cevapları çok sevdim.
Sinopale, çoğumuz farkına olmasak da, İstanbul Bienali’nden sonra Türkiye’nin en uzun soluklu ikinci bienali. 18 yıldır biriken tecrübeyle, imece usulü emekle ve çok ama çok az kaynakla yapılıyor. “İmece” derken şık dursun diye demiyorlar, gerçek bu. Sinopale’ e emek veren herkes gönüllü. Bu bir yandan taklit edilemez bir sahiplenilmişlik sağlıyor Bienal’e, bir yandan da bir yorgunluk sindiriyor üstüne. Bienalin kaynak aktarımına, daha fazla profesyonelleşmeye ve böylece daha uzun sürecek bir düşünme ve üretme takvimine ihtiyacı var. Bunu kim yapacak derseniz, yine kendileri: Sinop halkı ve Sinop’un geri dönen çocukları. Sinop’u sürdürecek o A Takımı.
Sinopale, 2006’da, doğup büyüdüğü kent için bir şeyler yapmak isteyen Prof. Dr. Melih Görgün tarafından, Görgün’ün davet ettiği sanatçılar, öğrenciler ve Sinoplular'ın desteğiyle kuruluyor. Görgün halen Sinopale’in Genel Sanat Yönetmeni. Öğrencisi olsun olmasın çoğu insan ona “Melih Hoca” diyor. Sinop Tarihi Cezaevi’nde yapılan açılışta konuşan Ece Denizcik, “Bienalle Melih Hoca’nın ‘Gel bakayım sen buraya’ diye çağırmasıyla tanıştım” diyor. Çağatay Şimşek de “Ben de Melih Hoca’nın ‘Gel bakayım’ dediklerindenim” diyor konuşmasında. Tersine göç ile Sinop’a geri dönen şehrin çocuklarından onlar da. Hep beraber Hal Kolektif’i kurmuşlar. Hal Kolektif, Sinopale’in hem daimi küratörü hem de yapımcısı, bir nevi ev sahibi.
Denizcik, pandemide dönmüş Sinop’a. Aile yadigarı Denizci Otel ile ilgilenmek için. Önce büyük bir depresyona düşmüş, sonra mantar avcılığına başlamış, o mantarlarla otelde tadım yemekleri hazırlamış. Bir yandan da Hal binasına uğrarmış. İşte oraya gidip gelirken girmiş Sinopale aklına Bir daha da çıkmamış. Denizci Otel bugün hem Sinop Konuk Sanatçı Programı’na ev sahipliği yapıyor hem de Sinopale’in ziyaretçilerine. Şimşek ise henüz tam zamanlı yerleşmemiş Sinop’a, ama gelecek planı bu. İstanbul’da avukat olarak çalışıyor ve bienalin hukuk işlerini o yürütüyor. “Bu işi yaparken en büyük motivasyonum şehre katkı sağlamak, şehre dahil olmak” diyor. Şimşek’in çocukluk arkadaşı Yiğit Bahadır Kaya, Hal Kolektif ’in bir diğer üyesi. Kadir Has Üniversitesi’nde Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları üzerine doktora yapan Kaya da, tıpkı Şimşek gibi Bienal’e ilk kez ortaokul öğrencisiyken gönüllü olarak dahil olmuş. Beraber çalışıyor, beraber üretiyorlar.
Bu “arkadaşlarla” hissi Sinopale’in her hücresinde var ve ister istemez sizin de üstünüze siniyor. Bienalin kapanış konserini Görgün ’ün........