Bu hafta ne izleyelim? Platformlarda neler var?
Diğer
27 Kasım 2025
I Love LA: (HBO Max): Ekran süresi 24 saat olanların yeni favori dizisi. Shiva Baby ve Bottoms’dan tanıdığımız Rachel Sennott uzun zamandır it girllüğün keyfini sürüyordu. Sennott, kendi gibi internet ününden Hollywood'a transfer olan arkadaşlarıyla yeni bir Gen Z komedisi yarattı. Dizi sosyal medya ünü ve etrafında dönen dünyaları konu ediyor. Kahramanlarımız Los Angeles’ta yaşayan ve kendilerine Hollywood'dan bir dilim koparmaya çalışan bir arkadaş grubu: Bir influencer, bir stilist, bir menajer, bir tane onları dengeleme işlevini yürüten “normal insan" öğretmen ve elbette bir nepo bebek. Aşırı ünlü babası sayesinde “biriymiş” hayatı yaşayan bu nepo bebeyi Oscar’lı aktör Forest Whitaker'in kızı True Whitaker canlandırıyor. I Love LA’i n konu ettiği dünyayı eleştirecek kadar uzağında kalamayan yapmacık bir hali var. Çok büyük bir sosyal eleştiri beklemeden izlerseniz eğlenirsiniz.
Task (HBO Max): Mark Ruffalo 'nun karısı, bir zamanlar romantik başroller oynayan kocasının kariyerinin girdiği yeni fazla dalga geçiyormuş. “Artık senin türün üzgün baba rolleri” diyormuş. İşte bu üzgün baba işlerinden biri de Task, bu sezonun iyi işlerinden. Ruffalo rahipten dönme bir FBI ajanı, iki evlat edindiği çocuğu, bir ölmüş karısı var. Çok içiyor, kariyeri çöpte. Tom Pelphrey iki çocuklu bir çöp toplayıcı. Bir ölmüş kardeşi var. Geceleri uyuşturucu satıcılarının mallarını çalıyor, yeni bir hayat için. Bu iki görünmez adam suçlu ve polis olarak karşı karşıya geliyor. Oysa farktan çok benzerlikleri var. Hikâye Mare of Easttown' dan tanıdığımız Brad İngelsby'a ait. Tonlar da benziyor. Mark Ruffalo karakterini çalışırken eski bir rahip olan amcasından ilham almış.
Welcome to Derry (HBO Max): Müptelalarının uzun zamandır beklediği dizi, Stephen King'in IT hikayesinin en başına gidiyor, Pennywise'in (meşhur palyaço yüzlü sayko yaratık) ortaya çıkışına ve Derry lanetinin kökenine odaklanıyor. Yıl 1962. Küçük bir kasaba olan Derry'de çocuklar gizemli biçimde kayboluyor. Arkadaşları, kaybolan çocuklardan biri olan Matty Clements'in izini sürmeye başlıyorlar. Dizi daha ilk bölümden itibaren klasik "çocuklar canavarı yenecek" formülüne uymayacağını söylüyor. Daha ziyade ırkçılık, cinsiyetçilik, sessizlik kültürü ve kolektif suçluluk gibi temaları işleyen bir toplumsal çürüme korkusu izletiyor bize. Filmleri izlememiş olsanız bile fark etmez, dizi kendi başına da var oluyor ve kendi türünün çok iyi bir örneği olduğunu kanıtlıyor.
Fer (Gain): Fer, uzun zamandır beklediğim bir diziydi. Yazarı Devin Özgür Çınar kalemini çok sevdiğim bir isim. Dizi geri zekâlı kocasından boşanma aşamasında olan iki çocuklu Dilek'in (Melisa Sözen) geçim sıkıntısından kurtulmaya çalışırken kabul ettiği bir şoförlük işi ve içine girmek zorunda kaldığı kriminal dünyayı anlatıyor. Gözünün feri sönmüş bir kadının tekrar ışıldama hikayesi de denebilir. Dilek'in kocası bir sahnede önce barışmak için yalvarıyor, sonra "senin burnunu çok fena sürtücem!" diye tehditlere başlıyor. Bu arada Dilek'in cebinde deterjan alacak parası yok. Dizi o sahneyi izleyip kendini ekranda görecek sayısız kadının hikayesini hiç ajitasyon yapmadan, üstelik komik de bir dille anlatıyor. Vakit bulup izleyin.
The Girlfriend (Prime Video): Tam kafa dağıtmalık, bir oturuşta izlenen, iyi kadrolu ama devrim de yaratmayacak orta karar bir dizi arayanlar koşabilir. The Girlfriend tam size göre. Robin Wright oğluna tapan zengo ve snop bir anne. Olivia Cooke da oğlunun güzel, hırslı, hafif de şiddet eğilimli yeni sevgilisi. İki kadın bir........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein