menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye için 2026 senaryoları: Sıkışma ve sertleşme arasında felaket yılı mı olacak, toparlanma mı?

65 13
monday

Diğer

22 Aralık 2025

Güncel siyaset bakımından 2026’ya geçerken, Türkiye’de dört sürecin iç içe geçtiğini görüyoruz: Terörsüz Türkiye ve açılım tartışmaları, anayasa gündemi, muhalefet üzerindeki baskılar ve dış politikada Türkiye’nin stratejik konumu.

Bu süreçlerin arka planındaki genel siyasi gidişatın üç temel karakteristiği var. Birincisi, Türkiye bir dahaki seçimlere kadar Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin kurumsallaşmasını tamamlamaya çalıştığı bir dönemden geçiyor. İkincisi, CHP ve genel olarak muhalefet, 2024 yerel seçimlerdeki sonuçlardan alınan motivasyonla yeniden yapılanma sürecinde. Üçüncüsü toplumun siyaset marifetiyle sorunların çözüleceğine dair umutları yarıya düşmüş, dolayısıyla siyasi aktörlere güveni de son derece gerilemiş durumda.

2026’ya giderken “açılım” başlığı öncelikli gündem ağırlığını koruyor. Terörsüz Türkiye tanımıyla daha dar ve somut bir hedefle başlamış olsa da partilerin özel komisyona yazılı görüş ve politika önerilerini sunmasıyla nihayet “açılım” konuşabileceğiz. Ancak bu kez geçmişteki çözüm süreçlerinden farklı bir bağlamda. Çünkü hâlâ iktidar koalisyonunun önerdiği ve çizdiği tartışma çerçevesi kapsamlı bir barış ya da siyasal çözümden çok, kontrollü bir normalleşme arayışı. Devlet aklı, bu başlığı bir hak ve özgürlük meselesi olarak değil iç siyasette gerilimi düşürme, Kürt seçmenle temas kanallarını açık tutma ve esas olarak dış dünyaya reform mesajı verme aracı olarak ele alıyor. Daha da önemlisi süreci başlatan temel dinamik Suriye ve oradaki Kürtler’in yönetme hakkına sahip olabilecekleri coğrafya ve fonksiyon alanları üzerinde uzlaşma arayışı.

Bu çerçevede en muhtemel senaryo, “sessiz ve dağınık adımlar”. Açılım sözcüğü telaffuz edilmeden, bazı yasal düzenlemeler, yaşlı ve hasta mahkumlarla ilgili infaz düzenlemeleri ve siyaset dili üzerinden yumuşama işaretleri görülebilir. Daha ileri bir diyaloglu açılım ihtimali ise siyasal riskleri nedeniyle sınırlı kalıyor. Esas itibariyle iktidarın hem genel olarak memlekete ve siyasete güvenlikçi bakışı kendi sınırlarını belirliyor. Öte yandan bölgede ve Suriye’de güvenlik eksenli gelişmelerle bir sertleşme ise daha düşük ihtimal. Yine de sahadaki gelişmelere her an bağlı bir risk olarak da masada duruyor. Sonuçta 2026 boyunca çözümden çok, lafı ve tartışması bol ama nihai çözüme gidiş temposu düşük bir normalleşme denemesi beklenebilir.

“Yeni anayasa” başlığı, 2026 döneminde üç nedenle yeniden siyasetin merkezine yerleşecek gibi görünüyor. Bir yandan açılım tartışmalarının bağlandığı ana mesele olarak Kürtlerin eşit vatandaşlık talepleri çerçevesinde anayasa tartışması kaçınılmaz. Diğer taraftan iktidar blokunun ihtiyacı iki nedenden. İlki Cumhurbaşkanlığı sisteminin kurumsallaşmasının tamamlanması için merkeziliğin ve tekliğin esas olduğu değişiklikler isteniyor. Aynı zamanda Erdoğan’ın adaylığı, seçilme şartı olan “yüzde elli artı bir”de değişiklik arzusu var. Ancak 2026 boyunca anayasa tartışması, iktidar bloku için sistemsel değişikliklerden ziyade, siyasal meşruiyet ve gündem yönetimi işlevi görüyor. Meclis komisyonları, çalışma grupları ve kamuoyuna dönük söylem hareketlenirken, fiilî güç dengelerinde köklü bir dönüşüm beklemek henüz gerçekçi görünmüyor.

En güçlü senaryo, anayasa sürecinin çerçeve ve sembolik düzeyde kalması. Belki Meclis’te yeni bir özel komisyon kurulması, belki bazı maddelerin tartışmaya açılması, “sivil anayasa” vurgusu ve kimlik, vatandaşlık dili üzerinden yürüyen bir siyasal vitrin söz konusu. Parlamenter sisteme dönüş gibi iddialı başlıklar ise toplumsal karşılığı olsa da siyasal aritmetik nedeniyle zayıf. Bu nedenle anayasa meselesi 2026’ya kadar daha çok seçim öncesi bir pozisyon alma alanı olarak işleyecek. Ama mecliste büyük bir uzlaşma ve anayasa değişikliği ihtimali gündeme gelmeyecek.

Türkiye iç siyasetinde 2026’ya giderken baskın eğilim, kontrollü süreklilik.........

© T24