Barışı inşa etmek savaşmaktan daha zor; şimdi Kürt meselesini yeniden düşünme zamanı
Diğer
19 Mayıs 2025
Ekonomik, siyasal, toplumsal krizler yumağına sıkışmış olduğumuz bir zaman aralığında ülkenin geleceği için önemli bir eşiği geçme fırsatıyla karşı karşıyayız. Devlet Bahçeli’nin ekim ayındaki hamlesiyle başlayan, DEM heyeti temasları, Öcalan mektuplarıyla süren sürecin ilk raundu PKK’nın kendini feshedeceğini açıkladığı bildiriyle sonuçlandı.
Şunu not edelim, Öcalan ve PKK bildirileri yeni bir ideolojik pozisyon tarif ediyor. Öcalan da örgüt de “eşit vatandaşlık” temelinde bir Türkiye beklentisine vurgu yaparken özerklik dahil ayrılıkçı hiçbir talebe yaslanmayan yeni bir ideolojik pozisyona geçiyor.
Asıl heyecan verici olan ise silahlı mücadeleyi esas almış bir örgütün, kurucusunun inisiyatifi ve önerisine katılarak silahı bırakıp kendini feshedeceğini açıklamış olması. Gerekçesi, örtülü müzakerelerde alınan verilen ne olursa olsun fesih ve yeni bir ideolojik pozisyonun ülkenin siyasetini etkileyecek önemli sonuçları olacaktır. Yalnızca bu kadarı bile düne göre bugün daha umutlu ve mutlu olmamızı sağlamalı bence. Bildirilerin, açıklamaların detaylarında neler olduğundan, açıklanan ya da açıklanmayan mutabakatların ne olduğundan bağımsız olarak geleceğimizi, zihnimizi, ruhumuzu rehin almış bir meselede sivil siyasete açılacak alan bile umutlarımızı çoğaltmaya yeter.
Çünkü Kürt meselesi özgür, eşit ve adil, yeni bir onurlu ortak yaşamın kurallarını yeniden düzenlemek meselesidir. Yolun üzerinde engeller, engel olmak isteyen iç ve dış aktörler de var elbette. Her bir aktörün zihnimizde ve toplumda da bir karşılığı, tabanı, destekçisi var. Ama asıl engel zihinlerimizde. Asıl engel gerçek meselemizi çözecek aklımızı teröre rehin vermiş olmamızda.
Ortalık terör uzmanı, güvenlik uzmanı kaynıyor ama Kürt meselesi konuşan yok. Giderek Kürt meselesinde gerçekleri unuttuk, yapmamız gerekenleri hatırlamıyoruz. Siyasi aktörler de akıllarını ve yüreklerini terör meselesine rehin verdikleri için meselenin öznesi insanlar yok bütün bu konuşulanların, yazılıp çizilenlerin içinde.
İşte şimdi terör bahsi kapanıyorsa, PKK kendini feshediyor, iktidar siyasi alanı güçlendirecek adımlar atacaksa, asıl meselemizi konuşabileceğiz demektir.
DEM Parti PKK bildirisi sonrası “herkesi ezberlerini bozmaya" davet ederken, sürecin kimse için taviz, teslimiyet, yenme yenilme anlamına gelmediğine, barışın artık düş değil, toplumsal zorunluluk haline geldiğine işaret etti.
Barış aktivisti ve yazar Gülayşe Koçak “Barış için atılan her adım, en küçük adım bile süreç açısından çok kıymetli. Adımı kimin attığının zerrece önemi yok; o eli hemen sımsıcak kavramak, o adımın karşılığını vermek gerekir” diyerek hepimizin sorumluluğunu hatırlattı.
Elbette bu sevinci doya doya yaşamalıyız. Terörsüz Türkiye diye bir hedefi küçümsemek, yanlışlamak ve gelinen aşamayı hafife almak mümkün değil.
Öte yandan krizler yumağından çıkabilmek için yapmamız gereken bir dünya işin, çözmemiz gereken bir yığın düğümün henüz tek bir ipinin ucunu ele geçirmekte olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Yalnızca iktidarın çizdiği çerçevedeki süreçte daha yapılacak çok iş var. Süreç hala birçok tuzağa, riske, sabotaja, dış müdahaleye açık.
Süreçte her türlü provokasyon olabilir, elbette PKK içinde de devletin içinde de hatta yurtdışında sürece taş koymak, terör kozunu yitirmek istemeyenler olabilir. Ama ideolojik pozisyonunu değiştirerek silah bırakmaya karar vermiş ve bunu dünyaya ilan etmiş bir kurucu liderin ve yapının silaha geri dönüşü artık........
© T24
