Bir garip Çin ziyareti ve BRICS muamması

Diğer

14 Haziran 2024

"Uzun yıllardır, Türk İslam medeniyetinin kuruluşuna katkı veren pek çok tarihi şehri ziyaret etme fırsatım oldu. Urumçi ve Kaşgar, içimde hep ukde olarak kalmıştı. Nihayet, Çin'deki temaslarım vesilesiyle bu iki kadim şehri de ziyaret ettim," diye tweet attı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan merakla beklenen Sincan Uygur bölgesini ziyaretinin ardından.

Bu vesile Sayın Bakan'ın cebinde ziyaret etmek istediği bir şehirler listesiyle dolaştığını öğrenmiş olduk. Listeye iki çentik daha atmış oldu. Açıkçası biz daha çok, Uygur Türklerine dair gözlemlerini iletmesini beklerdik ama siyasi mesaj yerine ziyaretin turistik tarafını öne çıkartarak, Çin'e bir çiçek daha atmayı tercih ettiği anlaşılıyor.

Bu hassas konuya devam etmeden önce Çin - Türk ilişkilerine bir göz atmakta fayda var.

Genelde ilişkilerde ekonomik boyut ön plana çıkıyor ancak ekonomik işbirliğinin çok rahat ilerlediğini söylemek kolay değil. Çin'in tek kuşak tek yol politikasının ilk dönemleri, AK Parti iktidarının büyük altyapı yatırımlarına kalkıştığı döneme rast gelince, Pekin'in yatırım iştahı kabardı. Ancak Çinlilerle iş yapmak o kadar kolay değil. İki ülkenin iş yapma kültürleri uyuşmayınca, Çin'in yatırımları sınırlı kaldı. Ancak 2000'li yılların ortasından itibaren Türkiye'nin Çin'den ithalatında patlama yaşandı. 2024 itibariyle 48 milyar dolarlık ticaretin yaklaşık 3,5 milyar dolarlık bölümü Çin'e ihracatı oluşturuyor.

Çin'le ilişkilerin kapsamlı bir değerlendirmesi için Ceren Ergenç ile Derya Göçer hocaların detaylı raporunu okumanızı tavsiye ederim.

Çin'le işbirliği imkanları arttırılabilir; ancak ticarette dengeleme sağlanması çok zor, zira Türkiye'nin Çin'e sunabileceği çok fazla ihraç ürünü yok.

Turizmin arttırılması yaraya kısmen pansuman olabilir. Hızla büyüyen ve zenginleşen Çinli orta ve üst sınıfların artan dış turizm talebinden pay kapılabilir. Ancak hem daha fazla tanıtım hem de Çin devletinin kendi vatandaşını teşvik etmesi gerekiyor. Bunun için de ilişkilerde havanın olumlu olması önemli.

Dışişleri Bakanı Fidan'ın da ilişkilerde balayı havası yaratmak için elinden geleni yapmaya çalıştığı anlaşılıyor. Bu amaç için Çin'in Uygur Türklerine reva gördüğü uygulamalardan rahatsızlık duyulmuyormuş gibi, Sincan Özerk Bölgesi'ne de gitmesi ne kadar doğru oldu tartışılır.

İç siyasete dönük olarak "bakın biz soydaşlarımızla ilgileniyoruz" mesajının, pazar yerinde yaşlı teyzenin elini öpmenin ötesine gitmesi gerekmez mi?

"Bölgeye gitmesi Çin'in asimilasyon politikasına destek diye yorumlanır," dedi, emekli büyükelçi Halil Akıncı. Türk Devletleri Teşkilatı'nın kuruluşunda önemli rol oynamış ve genel sekreterliğini yapmış olan Büyükelçi Akıncı'ya göre, Fidan'ın Çinli muhataplarına, "Uygur Türk bölgesine soydaşların kimliklerini korumalarına destek olunduğu zaman gitmeyi tercih ederim," demesi gerekirdi.

Görüşünü sorduğum bölgeyi tanıyan bir başka büyükelçi de Fidan'ın bölgeye gidişinin bir göz boyama egzersizi olduğunu vurguladı. Çin devletinin Uygur Türklerinin "mutlu mesut yaşadığı" senaryosuna alet olunması Türk diasporasını da rahatsız etti. Urumçi ve Kaşgar için "Türk İslam" şehirleri........

© T24