Şakir Paşa’nın mucizevi kurgusu
Diğer
23 Şubat 2025
“Felaketler güzel günleri sever” cümlesiyle 1912’de başlayan dizide, Cevat Şakir ve İtalyan karısının güneşli bir günde İstanbul’a dönmeleri felaketin habercisidir. Büyükada’daki köşklerinin gül kokulu bahçesinde tehlike çanları çalar. Şakir Paşa, gelinini denizde çıplak yüzerken gördüğünde pamuk ipliğine bağlı aile saadeti yavaş yavaş sarsılır. Ada bir mıknatıs gibi çekilir Aniesi’ye.
Türkiye’nin sanat tarihine yön vermiş Kabaağaçlı ailesini, âdeta bir tuvale dönüşmüş jenerikle tanıtmak çok zekice. Jenerik, izlediğimizin gerçek değil de İngilizcede yapay anlamındaki “artificial” kelimesini hatırlatan “art/sanat” olduğunu, canlı renklerden oluşan tablolarla haykırır.
Büyükada’da çekilmiş bir aile fotoğrafını andıran dizinin tanıtım posteri, jenerikteki yağlı boya tablolar gibi kurgusal. Fotoğrafın icat edildiği on dokuzuncu yüzyılda, fotoğrafların tarihe tanıklık ettiği düşünülürdü. Bir hikâye yazarı olan fotoğrafçının filtresinden gerçekliğe göz kırptığımızı unuturuz.
Dizi gerçek bir ailenin hayatından esinlenmiş olsa da Annem Ankara’nın aksine dönem dizisi olma iddiası yok. Yunan filozof Platon’un dediği gibi gerçeklikten en az üç katman uzağız. Namıdiğer........
© T24
