Bir mendil niye kanar?
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
27 Ekim 2024
"Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar"
-Edip Cansever
Türk aile yapısını da Kürt aile yapısını da bilen biri olarak, toplamda her ikisinin de içinin çürümüş, kokan ve cebini çıkarıyla dolduran otoritelere cebini doldurmak için boyun eğen yığınlardan ibaret olduğunu söylemekten çekinmem. Yiyeceğim alt tarafı bir dayak olur, ben de bir iki yumruk sallarım ama! Biz sıkışmadıkça dönüp birbirimize “kardeşiz elbette” demeyen bir toplumuz. Orta Doğu’yu mayın tarlasına çevirenlerin mitolojik hikâyeleriyle uyuyup uyanan, iş bu söz konusu İslam olunca “din kardeşiyiz” diyen, ama ne Şamanlıktan ne de Zerdüştlükten kopamayan biraz da bedevileşen bir toplum ve hoşgörülüyüz! Öyle hoşgörülü, öyle hoşgörülüyüz ki, tazıları tavşanlardan önce bırakırız ve kapıları işaretleriz, avcı avını daha kolay bulabilsin diye.
Şu günlerde, yaşasaydı eğer Ahmet Kaya’nın bile aklına gelmeyecek şeyler söyleyen Devlet Bahçeli de Ahmet Kaya şarkıları dinliyor olmalı. Şimdilerde yine yeni moda bu… 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül gecesinde “Kürtçe bir şarkı söyleyeceğim” diyen Ahmet Kaya’ya fırlatılan çatal, bıçak, kaşık seslerini duymadık ama. Yoksa geliştik mi, değiştik mi? Hayır, çöküyoruz. Bu da bir değişimse tabii... Ne söylediğin de önemli, ama Kürtçe bir şarkıdan kime ne zarar gelebilirdi ki? Ahmet Kaya’nın ölümünden sonra yayınlanan söz konusu şarkıda sakıncalı hiçbir şey de yoktu, onun Kürtçe olması dışında. Olabilirdi de, olsundu, ne olurdu yani? Kulakları rahatsız etmekten başka… Sürecin sonunda yer aldığı konserlerden de sorumlu tutulan Ahmet Kaya’nın fırlatılıp atıldığı yerlerden kendisi kadar onu oralara fırlatıp atan eller de mesuldür. Suç işlediyse, suça iştirak niteliği taşıyan onu suça itenlerin de bunda payı yok muydu? Gazete manşetleriyle büyüyen linç, provokatif başlıklarla yayınlanan yalan haberler ve aşağılama kampanyaları ölümünden sonra ahde vefa ve pişmanlık yazılarına dönmüştü. Filmler, belgeseller çekilmiş, hakkında kitaplar yazılmıştı. Neden acaba? Ölünce hepimiz badem gözlü oluruz.
Sembolik etkileşimciler için bunların da içerdiği bir takım mesajlar var tabii. Olmazsa şaşırtıcı olurdu. Hem zaten insan ölü ya da diri onlar için bir sermaye değil mi? Linç edildiği ödül gecesinde onu neredeyse ortadan kaldırmak isteyenlerin de amacı müzik piyasasından -o ya da bir başkası- birini elemek değil miydi? Sermaye sadece Türkler ve Kürtler arasında bir sorun olmadı hiçbir zaman. Geçtiğimiz günlerde kalp krizi sonucu evinde ölü bulunan oyuncu Vural Çelik’in de mensubu olduğu sektör içinde yaşadıklarının onu getirdiği noktaya şöyle bir baksak göreceğimiz şey yine bu. Sorun Kürt sorunu değil, sorun insanın sermaye olmak dışında mensubu olduğu toplumda bunun dışında hiçbir değerinin olmaması. Bu günlerde toplum bir obruk gibi içine çökerken, bu çöküntü bütün bir gençliği yutarken, seslerini çıkarmayan o kimselerin vatan sevgileri… “Her şey sermaye için” dedirtmiyor mu size de? O isimlerin yaşantı tarzları, gazetecisinden şarkıcısına aşağıdakilerin gelecekleri adına ne vaat etmişlerdi Türk toplumuna? Kumar........
© T24
visit website