Yeni cumhurbaşkanı, sistemi fiilen parlamenter sistem gibi çalıştırabilir mi?

Diğer

07 Ağustos 2024

Önümüzdeki 2-3 yılda olağanüstü farklı gelişmeler olmazsa, yeni cumhurbaşkanının şu andaki muhalefetin adayı/adayları arasından çıkacağı anlaşılıyor.

Muhalefet cephesinde ise kazanma şansı en yüksek iki potansiyel aday zaten belli.

Mevcut iktidar bloğuna yeni Cumhurbaşkanlığı seçimini de kazandıracak olağanüstü gelişmeler ise ancak bir mucize olup, son birkaç yılda anormal biçimde fakirleşmiş tüm halkın bir anda zenginleşmesi veya anamuhalefet liderinin de selefinin yaptığı fatal hatayı yaparak kendi adaylığını empoze etmesi olabilir.

Mevcut iktidar bloğunun, yeni seçimler yaklaştığında Cumhurbaşkanlığını alma şansı olmadığını net biçimde görmesi halinde, parlamenter sisteme geçiş için muhalefete bizzat çağrı yapmasının büyük olasılık olduğunu daha önce birkaç kez T24'te dile getirdim. Hatta bu konuyu sanırım kamuoyunda ilk dile getirenim.

Nitekim Cumhurbaşkanı'nın bu Anayasa ile sahip olduğu "padişah" yetkilerinin muhalefetin çıkaracağı Cumhurbaşkanına geçmesi herhalde AKP ve MHP için kabus senaryosu olur.

Bunu görmektense parlamenter sistemi yeğleyecekleri aşikar.

Bu durumda ana muhalefet buna yanaşır mı? Kendisine geçecek böylesine büyük yetkileri elinin tersiyle itmek ister mi?

Emin değilim.

Kaldı ki parlamenter sisteme geçilmesi kabul edilse bile, yeni sistemde Cumhurbaşkanı'nı halk seçmeye devam mı edecek? Yoksa artık halkın seçimi rafa kaldırılarak seçim tekrar parlamentoya mı bırakılacak?

Halka verilen bu kadar önemli bir seçim yetkisini geri almak o kadar kolay olur mu?

Zaten bilindiği gibi Cumhurbaşkanını halkın seçmesi Başkanlık sistemine geçişten daha önce oldu. Yani daha parlamenter sistem döneminde CB'yi halkın seçmesi kabul edildi. O halde CB'yi halkın seçmesi ile Başkanlık sistemine geçiş bizde farklı şeyler olarak görüldü ve uygulandı. CB'yi halkın seçmesi daha uzun süredir uygulanan ve artık oturmuş/yerleşmiş bir uygulama haline geldi.

Dolayısıyla bir Anayasa değişikliği ile sistemi tekrar kökten değiştirip, Cumhurbaşkanını seçme yetkisinin de halkın elinden alındığı saf parlamenter sisteme geçiş sanki o kadar da kolay ve gerçekçi değil gibi.

Öte yandan, mevcut sistemin Erdoğan tarzı uygulamasından çıkan net ve kesin bir sonuç da var.

Her şeye tek bir kişinin karar verdiği, tek bir kişinin mutlak otoritesine dayanan ve yetkilerini Yasama ve Yargı ile paylaşmaya sıcak bakmayan, mutlak güç heveslisi bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetilen "Tek adam" rejimi bu ülke için hayırlı ve doğru bir uygulama değil.

Ülkenin, hem parlamentonun itibarının iade edilmesine ve siyasi alanda TBMM'nin çok daha etkin olmasına; hem de Yargı erkinin gerçek anlamda tarafsız ve bağımsız olmasına ihtiyacı var.

Daha doğrusu, Cumhurbaşkanının siyasal ve hukuksal/anayasal alanda yetkilerini TBMM ile paylaşması ve Yasama organını kendisine ayak bağı gibi görmemesi ve ayrıca Yargı'yı kendi etki ve kontrol alanında görmemesi acil ihtiyaç.

Yani hem TBMM'nin hem de Yargı'nın doğal ve demokratik yetki alanına saygılı bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var.

Pratikte asıl değişmesi gereken şey mevcut "tek adam" uygulaması.

Pratikte bu değişiklik gerçekleştikten ve bu ihtiyaç karşılandıktan sonra, rejimin ve sistemin adının şeklen ne olduğunun (Başkanlık sistemi veya parlamenter sistem) aslında önemi yok.

Nitekim Erdoğan'ın ilk........

© T24