Ceza adaleti nereye?

Diğer

04 Eylül 2024

Adalet sisteminin çöktüğü ve can çekiştiği bir ülke normal insanlar için cehenneme döner.

Adalet sisteminin toplumda güncel olarak en dikkat çeken ve insanlar üzerinde belki de en çarpıcı etki doğuran kısmı ise ceza adaleti.

Son günlerde gündemi meşgul eden 4 örnek vereyim:

İlki, bir sokak röportajında Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle bir genç kadının apar topar tutuklanması. 3 hafta kadar tutuklu kalan kişinin tepkiler üzerine "gizlice" bırakılması ve ana muhalefet partisinin kendisini sahiplenmesi üzerine konunun iktidar ve muhalefet arasında polemik konusu olması.

Hatta iktidar sözcüsünün mevcut Cumhurbaşkanı'na hakareti Atatürk'e hakaret ile aynı nitelikte görerek, Erdoğan ile Atatürk'ü eşit seviyeye çekmekle almayı umduğu "aferin" ile bu polemikten kendisine ayrıca bir "ekmek" çıkarma çabası!

Buna ilave olarak aynı günlerde bir kişinin sosyal medya üzerinden ana muhalefet partisine ve bu partiye oy verenlere çok ağır küfürler etmesi üzerine, önce hiçbir şey yapılmayıp, tepkiler üzerine "kerhen" bu kişinin de tutuklanması.

İkincisi, kırsal bir yörede bir kız çocuğunun kaybolması ve 12 gündür bulunmaması üzerine, muhtemelen kamuoyu baskısı ile amcasının "adam öldürme" suçundan tutuklanması; ancak ortada henüz teyit edilmiş ölüm veya ceset bulunmaması.

Üçüncüsü, İzmir'de 10 yıl önce işlediği bir cinayetten dolayı ömür boyu hapse mahkûm edilmiş ve cezasını çekerken "denetimli serbestlik"ten tahliye edilen bir kişinin, çıkar çıkmaz önce bir kişiyi gasbetmesi, bundan 4 gün sonra da 4 ayrı gasp yaparken 2 kişiyi öldürmesi ve 1 kişiyi de ağır yaralaması. Kişinin hapiste iken uyuşturucuya alıştığının ve son gasp ve cinayetleri de uyuşturucu etkisinde ve tekrar satın alabilmek için işlediğinin anlaşılması.

Dördüncü örnek ise İstanbul'da bir trafik anlaşmazlığında bir Cumhuriyet savcısının 2 kişi tarafından darp edilmesi sonucunda döven kişilerin derhal tutuklanması (daha doğrusu önce tutuklanmayıp, itiraz üzerine tutuklanmaları).

Ülkede sadece son birkaç hafta içinde yaşanan bu dört örnek, ceza adaletinin ne kadar çürümekte ve can çekişmekte olduğunu gösteren çok açık kanıtlar.

Adalet sistemini kabaca 4 gruba ayıralım.

İlki ceza adaleti.

Suç işleyenin adil ve etkin biçimde soruşturulduğu, yargılandığı ve cezalandırıldığı; suç işlemeyenin ise keyfi soruşturma geçirmeyeceğini ve ceza almayacağını bilmesi.

İkincisi özel hukuk adaleti.

Kişiler arasındaki özel hukuk uyuşmazlıklarında (alacak-verecek, çek-senet, sözleşme, kira, tazminat, şirket işleri, işçi-işveren ihtilafları, miras vs.) haklı ile haksızın adil ve etkin biçimde ayırt edilmesi ve haklıya hakkını teslim edecek düzgün bir sistemin kurulması.

Üçüncüsü idari adalet.

Devlet kurumları ile kişiler arasındaki uyuşmazlıklarda (kamu hizmetlerinin icrasına dair ihtilaflar, idari sistemin düzgün işlememesine dair ihtilaflar, belediye, imar, kamu personeli vs.) kişi haklarının devlete karşı adil olmayan biçimde kurban edilmesinin önlenmesi ve kamu menfaati ile kişi hakları arasında hukuk devleti prensiplerini gözeten adil bir denge kurulabilmesi.

Dördüncüsü ise anayasal adalet.

Gerek kanunlar gibi en üst seviyedeki hukuk normlarının anayasallık ve evrensel hukuk prensipleri açısından en yüksek seviyede denetimi; gerekse ülkedeki normal yargı ve adalet sisteminin ciddi biçimde aksaması sonucu oluşan vahim insan hakları ihlallerine karşı kişilere istisnai de olsa en yüksek seviyede bir başvuru ve telafi imkanı sağlanması.

Konumuz olan ceza adaletine gelirsek, bu adaletin........

© T24