Diğer
12 Aralık 2023
Her ne kadar Avrupalı aşırı sağcı partiler kendi ülkelerinin içindeki sınırlarda hareket etme arzusunda olduğunu iddia etmekte olsalar bile, görülen o ki 2024 seçimlerinde Avrupa Parlamentosu'nda yeni ittifaklar kurulmakta. Fransa'daki Le Pen'in yabancı düşmanı ve Nazi yanlısı gruplarla ortak ittifak arayışı, kendi siyasetinin artık normalleştiği iddiasını bir kenara bırakmakta gibi duruyor.
Ancak; le Monde gazetesindeki habere göre, bir yandan eski dönemlere nazaran seçmenler arasında Le Pen'in imajı eskisine göre çok daha normalleşmiş olarak gözükmekte veya başka türlü söylersek seçmenler artık aşırı sağ olarak görmedikleri sağcı ve yabancı karşıtı olmaktan da uzaklaşmış terör karşıtı olarak kendisini ortaya koymuş bir siyasi oluşum olarak görmekteler. Diğer yandan gittikçe artan ve biraz da Orta Doğu'daki düğüm yüzünden anti-İslam/terör olarak bakılan bir alanda at koşturmakta. Bunlara siyasi rakiplerinin sapaklarda takılmasını da eklediğimizde kendisini at yarışlarındaki favori olarak gören aşırı sağ bir siyasi oluşum söz konusudur. Bugünkü adıyla, 2022'den itibaren FN (Milliyetçi Cephe) yerine RN (Mili Beraberlik) olarak gözüken bu aşırı sağ oluşumu Fransa'daki terör ve anti-Semit eylemlerin olağanüstü yükselmesi sayesinde RN'in yükselmeye devam ettiğini görmekteyiz. Zaten iki parti arasındaki isimde de "anlamsal farkı" görebiliriz. İlkinde 1960'lardan kalma bir direnme olarak cephe fikri ön plana koyulmuşken milli beraberlik içinde her türlü milli ve dini değerlerin vurgusu yapılmaktadır. Biri askeri bir terim olarak cepheyi öne koyarken diğeri değerlere ait olan herkesi kendi bünyesinde toplamaya yönelik olduğunu ortaya koymaktadır. Jordan Bardella'nın ikinci bir figür olarak ortaya çıkması da tuz biber ekmekte bu duruma. 2027'deki seçimlerden zaferle çıkma hayalleri de yükselmekte. Fakat Avrupa ittifaklarının arka planına baktığımız zaman bir normalleşme hissetmek de sorunlu halde!
Bilhassa Almanya'da AfD içinde duvarlarında Yahudi soykırımından sorumlu olan H. Himmler'in porteleri asılı olduğu haberleri yayıldığında sorular başka sorulara doğru açılmaya başlıyor. Avrupa'nın içindeki Ukrayna savaşı sırasında aşırı sağ grupların Rus yanlısı yaklaşımları da Avrupa içinde sorunlu çıkışlar olarak durmakta.
Le Pen'in biz "klon aramıyoruz, ittifak arıyoruz" sözünün altında yatan yine "biz sadece Fransa için düşünüyoruz" iması yatmakta. "Herkesin odası ayrı, perdeleri ayrı" sözünün arkasında Avrupa içinde ittifaka girmekte olan her siyasi oluşumun ayrı bir siyaseti olduğu ima edilmekte. Bu çelişkili gibi duran yaklaşımın başka bir sorunu daha var gibi durmakta: Tarihe bakışları. Alman Nazi tarihinde, bugün hâlâ "kutsanan" Goebbels'in "Aydınlanma dönemine yaslanan toplumsal sözleşme" yerine "cemaatin biyolojik" beraberliğini öne sürmesi, bugüne bakışta bir tuhaflık taşımıyor mu? Ayrıca, aşırı sağcı söylemde insanın ahlak anlayışının zamanla oluşan değil de doğuştan, kandan gelen bir yapı olması nasıl karşılanabilecek bugün? Buna göre birlik içindeki cemaate bu bilinci verenin doğanın kendisi olarak kabul edilmesi günümüzde nasıl anlaşılabilecektir?
Tarih ve hukuk anlayışı da bugünden geçmişe doğru bakıldığında Roma hukukunun........