Ahtapot toplumu

Diğer

26 Ekim 2024

Karanlıktan aydınlanmaya doğru gitmek için, gölge kısmı saklamak mı lazımdır ki geçiş rizikosuz olsun. İkinci başlangıç için zaman yerinde mi? Yoksa yerinden çıkmış bir dünyada mıyız? Cevabını bulmakta zorlanıyoruz. Ama sorunun etrafını sarmamız mümkün herhalde, belki de? Ancak dışarıdan dolaşarak ikinci başlangıca başlamak mı mümkün olacaktı? Söylenecek çok şey var. Çok tecrübeler yaşandı; iyisi de var kötüsü de! Ama yine de soruyu sarmalamak lazım. Tarihte geçmiş olanın gölgesinde mi davranılacak? Yoksa tarihi tecrübenin ötesine mi geçmek lazım.

Her şey birbirine dolanmakta. Ters çevrilip yerini bir daha arıyor. Dönüp dolaşıyor yerini aramak için. Bulabiliyor mu? Belli değil! Dünya tarihsizleşmekte, her şey unutulabiliyor. İyi mi acaba? Ya da daha da mı sorunlu sorunu sarmalamak için? Sorunun bir temele oturtulması lazım. Açılması gerek. Tamamen ortaya konulması ve kavramsal olarak da düşünülmesi iyi olur. Uzaklaşmak için çok mu erken bir safhadayız acaba? Ama toplumsal alan sanatıyla, işiyle, siyasetiyle sallanmakta oradan buraya.

Uzunca bir zamandır rayından çıkmış bir toplum olarak “cinnet toplumundan” söz etmekteydim. Evet bu toplumsal vaziyet devam etmekte; değişen bir şey yok, bu bakımdan. Fakat yeni bir şey var. Daha çok iş dünyasında ve sanat dünyasında gözlemlediğim bir durumdan bahsediyorum. İnsanlar birbirlerine söylenmedik laf bırakmıyorlar, dedi kodu gırla, yalan dolan bir şeyler anlatıyorlar ve sonra aradan geçen zaman her şeyi unutturmuş gibi, birbirlerine sarılıyorlar. Ahtapotun kollarına sarılır gibi birbirlerine yapışıp, yeniden hayatlarına devam eder gibi yapıyorlar. Birbirleriyle anlaşamayanlar birbirlerini bir gün yine bulup çıkarlarını anlaşmaların yeni........

© T24