menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Havada “maksimalizm” kokusu mu var?

15 1
11.01.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

11 Ocak 2025

17. yüzyılda şaşırtmayı, göz kamaştırıcılığı, aşırılığı simgeleyerek doğan Barok sanatla birlikte, maksimalizm terimi de eş anlamlı olarak sanat tarihindeki yerini almıştı.

Moda, 1950 yıllarından itibaren bugünkü anlamdaki kodlarını yazmaya başlayarak uzun yıllar sürecek olan minimalizm akımını yaratmıştı.

Ancak 1980’li yıllara gelindiğinde bu akıma bir reaksiyon olarak doğan maksimalizm akımı, Gianni Versace, Jean Paul Gaultier, Christian Lacroix gibi tasarımcıların önünü açarak yeni bir döneme girmişti.

“Aşırılığın estetik anlayışı” olarak da adlandırılan bu akım, yaratıcılıkta limitleri zorlamak anlamına da geliyordu. Lacroix, Haute Couture defilelerine yansıttığı olağanüstü performansının karşılığını hazır giyimde bulamamıştı.

Gaultier ve Versace ise yarattıkları tarzları ile uzun yıllar moda dünyasında söz sahibi olacaklardı.

Moda devamlı değişim anlamına geldiğine göre yine bir minimalizm-maksimalizm savaşına doğru gidiyoruz kanımca!

Amerikalı tasarımcı Marc Jacobs sessiz lüks eğiliminden sıkılmış olacak ki 2024/2025 kış sezonu defilesinde, gri ve bej süper kaşmir takımları dışlayarak parlak renklerden oluşmuş pul-payetli, sahte kürklü bir koleksiyon tasarlayarak sessizliğini bozmuş oldu.

Başkaldırının ayak sesleri Alessandro Michéle imzalı Valentino defilesinden geldi bu kez. Markanın yaratıcı direktör koltuğunda oturan Michéle, 1970’lerin pırıl pırıl parlayan burjuva kadınını resetleyerek tekrar podyuma atmış oldu 2025 yaz sezonu defilesi ile.

Dünyanın önde gelen trend öngörüsü sunan yayın organlarından biri olan Nelly Rody yayınladığı bir analizde, dünyada........

© T24