menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Önümüzdeki yüzyıl, lambaları açık tutabilenin

16 1
22.12.2025

Diğer

22 Aralık 2025

Biz dünya ahvalini ve jepolitik kaymaları konu edindiğimiz bu köşedeki yazılarımızda çok kutupluluğa doğru evrilen bir dünya düzeninin ülkeleri ve ittifak ilişkilerini nasıl etkileyip değiştirmekte olduğunu konuşuyoruz aslında. Ancak tüm bu tartışmaları üretici güçler ve üretim ilişkileri kavram çifti temelinde de bir yerlere oturtmak ve bu değişime o perspektiften bakmak da şart. Zira, biz Teori sayesinde biliyoruz ki üretim tarzının sürekli devinen, değişen ve gelişen yanını oluşturan üretici güçler ile onu engellemeye dönük bir yapısı da olabilen üretim ilişkilerinin çatışması tarihin de motoru oluyor. O motorun ne yöne bir devinim yaratmakta olduğunu anlamak demek, ihtilafların neyi temsil ettiğini de baz çok kavramak demek.

Tabii bu ilişkiselliği ortaya koyabilmeleri için ekonomi politiğin sahası içinden konuşabilen iktisatçılara ihtiyaç duyuyoruz. Özellikle de jeopolitik açıdan tektonik hareketliliklerin ivmelendiği, teknolojik açıdan da Yapay Zekâ’nın (Artifical Intelligence - AI) pek çok sektörde köklü dönüşümler yaratmaya başladığı şu tarihi dönemeçte. Ancak Türkiye’nin çok kolay kakafoniye dönebilen siyasi kültürü içinde bunları ne ölçüde layıkıyla yapıp tartışmayı ilerletebildiğimiz soru işareti.

Bugün bu tartışmanın teknoloji cephesine kendimce mütevazı bir katkı anlamında, “yapay zekaya” yönelik mitleştirici anlatılara da takılmadan, çok küçük bir giriş yapmak istiyorum. Niyetim yeni dünyada küresel liderlik rekabetinin neyin üzerinden yürüdüğünü, yürüyeceğini göstermek sadece.

20. yüzyılın sanayiler arası ilişkiler dokusu içinde hegemonik bir konuma sahip olan bilişim, küresel rekabete damgasını vururken, bilişim teknolojilerinin gelişim seyri en temel olarak Moore Yasası ile ifade edilmişti.

Kişisel bilgisayarların beyni diyebileceğimiz mikro-işlemci üretimiyle bilinen Intel şirketinin kurucu ortağı ve sektörün efsane ismi Gordon Moore, kendi adıyla bilinen bu yasayı, ilk olarak “Electronics Magazine” dergisinin 19 Nisan 1965 tarihli sayısı için kaleme aldığı makalesinde ifade etmişti. Teknoloji tarihine geçen Moore Yasası, bir entegre devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısının her 18 ayda bir iki katına çıkacağını, bunun da bilgisayarların işlem kapasitelerinde (yani saniyede işlenen milyon komut sayısı – MIPS itibarıyla) büyük artışlar yaratacağını ifade ediyordu. Yıllar sonra 24 ay olarak güncellenen bu yasanın geçerli olduğu dünyada doğal olarak en kritik parametre yonga fiyatları oldu.

Moore Yasası’nın da zaten öngördüğü üzere, kişisel bilgisayarlar ve zamanla mobil cihazlar, “mainframe” olarak adlandırılan ana bilgisayarların bir zamanlar sahip oldukları işlem kapasitelerini gelip geçtiler. Yani üzerinde elektronik devreler barındıran ve genellikle silikon tabanlı küçük bir plaka olan yongalar, bilgisayarlar, akıllı telefonlar, televizyonlar, otomobiller ve daha birçok elektronik cihazın çalışmasını sağlayan temel bileşenler olarak fiyatlarıyla bilişim pazarının dinamiklerini........

© T24