menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sağduyuyu yitirdikçe her şey çirkinleşiyor

14 23
20.08.2024

Diğer

20 Ağustos 2024

Son bir hafta içerisinde birisi Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, ikisi İzmir kaynaklı üç olay yaşadık ve her üç olayın sonucunda da özellikle sosyal medya üzerinden yazılanlar sonrasında bu yazıyı yazmak bir anlamda şart oldu. Her geçen olayla birlikte ülke olarak biraz daha fazla sağduyumuzu kaybettiğimizi ve bunun yarattığı tahribatın giderek daha da fazla çoğaldığını üzülerek söylemek zorundayım. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre sağduyu; doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim anlamlarına gelmektedir. Aynı zamanda doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü gibi anlamlara da sahiptir. Wikipedia'ya göre ise sağduyu; insanın kişisel günlük yaşantısından edindiği görüş, duyuş, davranış ve düşünüş biçimlerinin tümüdür. Bir yanıyla maddecilikle uyuşan sağduyu, diğer yanıyla metafizik bir özellik taşır. Çünkü, doğrudan gündelik pratikte sınırlandığından, nesnelerin ve süreçlerin özüne inmez.

Sağduyu kavramının altını biraz daha fazla kalın çizgiler ile çizmemiz gerektiği kanaatindeyim. Yaşadıklarımız sonrasında vasatlığın yarattığı büyük tahribat ile sağduyunun yerini bireysel suçlamalara bıraktığını ve bu durumun da çözümü değil çözümsüzlüğü biraz daha fazla arttırdığını görmekteyiz. Tabii bir de bu duruma toplumsallaşma süreci içerisinde bireylerin aynı toplumun içerisinde farklı şekillerde bulunmakta olduklarını da eklemek durumundayız. Bir başka ifadeyle aynı toplumun içerisinde birbirinden çok farklı şekillerde toplumsallaşan ve hayatı bambaşka şekillerde yaşamak isteyen bireylerin varlığı ile karşı karşıyayız. Ne yazık ki ülkenin siyaseten yaşadığı kutuplaşma ikliminin hayatın her alanına sirayet ettiği ve yaşanan bütün olaylar karşısında da yine bu iklimin etkilerini ağır bir biçimde hissettiğimiz bir ortam içerisinde yaşamak zorunda kalmaktayız.

Örnek olaylarımızın ilki 16 Ağustos Cuma günü Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantısı sırasında yaşandı. Kürsüde Ahmet Şık konuşurken Alpay Özalan'ın müdahalesi sonrasında yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin hem ekranlarda hem de sosyal medya üzerindeki yansımaları dikkat çekiciydi. Başkanlık sistemine geçiş sonrasında meclisin işlevlerinin değiştiğini bir türlü fark edemeyen ve hâlâ konfor alanından çıkmak istemeyen muhalefet partileri açısından yaşananlara verilen yanıtın, bilindik ezberleri bozmadığını söylemek durumundayım. İktidar açısından ise hakaretamiz ifadeler üzerinden yapılan açıklamaların ve gereğinin yerine getirildiği şeklindeki ifadelerin de tutarsızlığını unutmamaları gerektiğini kendilerine hatırlatmak isterim. Özgürlüğü kendi istediğiniz şekilde belirlediğiniz andan itibaren söylenenler karşısındaki tepkileriniz de yine bu sınırlar içerisinde anlam kazanır. Buna karşın sizin söylemekte özgür olduklarınızla karşınızdakilerin söylemek de özgür oldukları arasında bir farklılık olduğunu, elinizdeki iktidar belirleyecek olursa bu yaşananların adı özgürlük olmaz. Bir diğer önemli husus, belirtilen şekilde bir üslubun meclis iç tüzüğü çerçevesinde karşılığının olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek durumundayız. Yani şiddet içeren söylemler ve hakaretamiz ifadelerin karşılığını vermek için şiddet kullanmak gibi bir lüksümüz yoktur!

Ülkenin televizyonlarının uzun bir zamandır ikiye ayrıldığını ve iktidar yanlısı ekranlar ile muhalefet yanlısı ekranlar arasında bölündüğünü (muhalefet yanlısı az sayıda ekran olmakla birlikte özgül ağırlıklarının iktidara tahsis edilen ekranlardan daha fazla olduğunu da göz ardı etmemeliyiz) ve buraları seyre dalanların kendilerine hitap edilen Türkiye hakkında başka bir algıya sahip olmaya başladıklarını söyleyebiliriz. Bu durum ne yazık ki mecliste yaşanan görüntüler sonrasında da devam etti ve ekranlara çıkan yorumcular, yine bu minvalde kendi durdukları yer üzerinden ahkam kesmek suretiyle doğru ve gerçek olanı değil olan hakkındaki algıyı işlemeyi sürdürdüler. Benzer süreç sosyal medya üzerinden de........

© T24


Get it on Google Play