Bir ölümün düşündürdükleri

Diğer

11 Mayıs 2024

Üç gün önce İstanbul’da özel bir okulda, okul müdürü İbrahim Oktugan görevi başında öğrencisi tarafından öldürüldü. Haberin veriliş biçiminden başlayarak ardından yarattığı etkiyi göz önünde bulundurduğumuzda karşımıza çıkan tablonun son derece sıkıntı verici olduğunu söyleyerek yazıya başlamalıyız. Ülkeyi yönetenler her ne kadar görmezden gelmeyi sürdürseler dahi eskilerin deyişiyle ‘mızrak çuvala sığmıyor’ ve her geçen gün durum daha ciddi bir hal alıyor. Okul müdürünün görev yaptığı okulda okulun öğrencisi tarafından beş kurşunla öldürülmesi infial uyandırıcı bir gelişmedir. Okulun şiddetin yansıdığı veyahut karşılık bulduğu bir alana dönüşmesinin nedenlerini sorgulamak zorundayız. Çünkü burada olup bitenlerin nedenlerini ve niçinlerini ortaya çıkartamadığımız müddetçe söz konusu o kapıdan çok daha fazla giriş çıkışın yaşanabileceğini de öngörmeliyiz.

Olayın içindeki failin öğrenci olmasının ötesinde Irak kökenli bir öğrenci olması ile bazıları çok daha fazla ilgilendiler. Zaten ülkede asıl sıkıntımız da tam bu noktada başlıyor. Toplumun farklı kesimleri, farklı bakış açıları/ideolojileri üzerinden olup bitenleri yine kendi zaviyeleri üzerinden yorumlamayı seçiyorlar. Bu ise yaşadıklarımız karşısında ortak paydalarda buluşabilme olanağımızı ne yazık ki yok ediyor. Buradaki asıl nokta bir öğrencinin okuduğu okulda, bir öğretmenini silahla öldürmesidir. Bunu yapan kişinin kimliğinden ziyade bir öğrenci olması çok daha baskın bir duruma karşılık gelmektedir. Aksini ön plana geçirdiğimiz andan itibaren ise karşımıza bambaşka saikler ve söz konusu o saikler üzerinden yürütülecek olan görüşler çıkmaya başlıyor ki işte o nokta bizi çok daha başka bir yere doğru götürüveriyor.

Türkiye’de iktidar yetkililerinin inatla ve ısrarla savundukları dünyanın en fazla mülteciye kucak açan ülke olma durumunun ülkede yarattığı etki, yetkili ağızların söyledikleri gibi gerçekleşmiyor! Eğitim ve sağlık alanları başta olmak üzere tepkisellik büyüyor ve bu gidişle büyümeye de devam edecek. Buna karşın, sayılarını tam olarak bilemediğimiz bu kitlenin başta eğitim ve sağlık alanları olmak üzere içinde yaşadıkları ülke ile olan bağlarının daha sağlıklı olarak sürdürülebilmesi için de daha fazla akademik çalışmaya ihtiyacımız bulunuyor. Geri gönderme tartışmalarının yanı sıra bu nüfusun ilerleyen yıllarda nasıl bir şekilde bu topraklarda yaşayacağını da hem iktidarın hem de muhalefetin şimdiden karar vermesi ve bunu ülke insanlarıyla paylaşması gerekmektedir.

Ölümün ardından yaşananlara geldiğimizde ise öncelikle yaşanan olay karşısında başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere ülkenin bakanlarının cenaze törenine tam kadro katılmaları gerekirdi. Ancak her........

© T24