Bir maç üzerinden Türkiye’ye bakmak

Diğer

08 Temmuz 2024

Kültürün ne kadar belirleyici olduğu gerçeği ile son birkaç gün içerisinde yeniden karşı karşıya geldik. Merih Demiral’ın Avusturya maçı bitiminde yaptığı bozkurt işareti sonrasında yaşanan gelişmeler, bir kez daha ülkemizin hemen her alanda olduğu gibi bu alanda da çok çabuk hareketlendiğini ve sakin kalmayı bir türlü başaramadığını ortaya koydu. Bu fevri olma halinin etkilerini yıllardır hissetmemize karşın yine aynı tepkileri verdik ve olay bir anda futbol sahalarında yaşanan gelişmelerden uzaklaştı. Ardından ise belki de çok daha farklı bir şekilde neticelenebilecek olan bir karşılaşmaya bambaşka anlamlar atfetmemiz sayesinde oynanacak olan çeyrek final müsabakası, bir futbol karşılaşması olmaktan çıkıverdi. Bu ise her zaman olduğu gibi bizim lehimize değil aleyhimize bir sonucun ortaya çıkmasını kolaylaştırdı. Sabretme, sakin kalma vb. pek çok kelimeyi sıkça kullanırız ancak iş gerçekten bu kelimelerin hakkını vermeye geldiğinde ise iş değişmeye başlar. Topyekûn bir davranış halinin içerisinde gidip gelmeye başladığımız anlarda, ipin ucunu kaçırmaya başladığımızı ve sapla samanı kaçırdığımızı bu vesile ile artık öğrenmek zorundayız.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek meramımı anlatmaya çalışayım. Biz istesek de istemesek de yaşadığımız bütün tartışmalara ve son iki yüz elli yıllık tarihimize karşın Avrupa denilen uygarlığın öyle pek de sevdiği ve hazzettiği bir millet değiliz. Bizim onları ne kadar sevdiğimiz ve kabullendiğimiz meselesi de ayrı bir tartışma konusudur. Ancak içinde yaşadığımız dünyada var olan değerlerin yaratımında ve yönetiminde etkili olan bu milletlerle kurduğumuz ve kuracağımız ilişkilerde, daima bu gerçeği de bir tarafa not etmek durumumdayız. Buradan bir komplo teorisi üretmek son derece kolaydır buna karşın birlikte yaşayabilme ihtimallerini güçlendirmenin yolu da yine burasıdır. Bu son ceza üzerinden bile aslında ne kadar ayrımcı bir yaklaşım ile karşı karşıya kaldığımızı Van Basten gibi bir zamanların en önemli futbolcusu UEFA’nın yaklaşımını saçma bulduğunu belirterek ortaya koymuştur. Oldum olası ikili bir yaklaşım tarzı içerisinde olan ve bunu her fırsatta uygulamaktan geri durmayan bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu durum sadece futbol sahalarındaki kuralları kendi lehlerine eğip bükmeleri ile ortaya çıkmıyor ki, işlerine gelen her yerde bunu yapmayı sürdürüyorlar. 2023 yılının aralık ayında İngiltere’de oynanan FİBA Kadınlar Avrupa Kupası Basketbol karşılaşması için Bursa Uludağ Basketbol Kulübü’ne vize verilmedi ve rakibi London Lions karşısına sadece beş basketbolcu ile çıkmak zorunda kaldığı karşılaşmada ekibimiz 122-63 mağlup oldu. Örneğin bu uygulamayı bizim ülkemiz yapsa acaba ne olurdu? Büyük Britanya ekibi FİBA nezdinde ortalığı nasıl ayağa kaldırırdı! Ve bütün ekiplerin kurumu olması gereken FİBA nasıl bir karar verirdi! Benzer durumla ilgili önümüzdeki olimpiyat oyunlarında İsrail sporcularının kendi bayrakları altında yarışmalarına müsaade edilirken Rusyalı sporcuların yine kendi bayrakları altında mücadele edememeleri nasıl bir sportif adalettir? Ve nasıl bir hakkaniyet içermektedir, gelin bu soruları da tarihe not düşmüş olalım.

Biz yine kendimize dönelim ve Merih Demiral’ın bozkurt işareti üzerinden ayrışmayı başaran Türkiye’ye yakından bakalım. Bu işaret ile futbolu ve futbolda olan biteni konuşmayı rafa kaldırdığımız gibi futbol alanını olduğu gibi siyasetin ve tabii ki ideolojik angajmanların hizmetine sunduk. Hayatlarımızın daha iyi yaşanmasına vesile olması gereken siyasetin bir türlü bu derdimize merhem olmama hali........

© T24