Neden bir türlü olmuyor?
Diğer
17 Eylül 2025
Küresel piyasalar
Ufuk karanlık
Dünya siyaseti karışık, Avrupa panikte. Macron da Starmer da iktidar pervazının kenarında duruyor ve Avrupa ülkeleri nezle olursa biz zatürreye karşı önlem almalıyız. Çünkü AB’ye üye olamadık, ama ekonomimiz önemli bir şekilde Alman, Fransız, İtalyan, İngiliz otomotiv ve giyim endüstrileriyle bağlantılı. VW sıkıntıda, bu birçok Türk otomotiv endüstrisi tedarikçisi için kötü haber. Türkiye’de yaşanan ciddi ekonomik sıkıntıya ek olarak, otomotiv değer zincirinde yaşanan temelli değişiklik nedeniyle, kendisini yenilemeyen, yeni ekosistemde konuşlanamayan şirketlerin tümü zor durumda. Bu konuda alarmı neredeyse iki yıl önce Değer Zincirinin Evrimi’nde vermiştim.
Bugünlerde 2026 yılı adam başına geliriyle ilgili bazı uçuk sayılar duyuyoruz. Ben size Dünya Bankası’nın 2023 yılında dünya gayr-ı safi gelirinin dağılışını gösteren resmini önereceğim. Bakınız, ABD, Çin, AB nerede, bizler nerelerdeyiz. Resimde, Türkiye diğer Avrupa (Europe rest) grubunda, dünya GSYI hasılasının yüzde 7’sini paylaşıyor. Gruptaki öteki ülkeler Bulgaristan’dan, Macaristan ve diğer orta ve doğu Avrupa ülkeleri. Onlar oralara nasıl varmışlar, biz neden buralardayız sorusunun yanıtı ise biraz aşağıda.
Avrupa uzun süredir sorunlarla karşı karşıya. Endüstrinin verimliliği düşük, AB piyasaları verimli çalışmıyor. Şirketlerden değil, piyasaların verimli çalışmamasından söz ediyorum. Türkiye ekonomisi hep sorunluydu ve enflasyon ana hastalık olarak görülüyordu. Aylardır bunun doğru olduğunu, ama arka planda önemli bir sorunun yattığını, ekonominin temel mekanizmasının işlemediğini yazıyorum. Nedir bu temeldeki sorun? Ekonomi doğru yönetilmiyor, “üretimle piyasalar” konuşmuyor. Bu ne demek? Piyasalar ne yapar? Moda oldu, her kötülükten “serbest piyasa mekanizmaları” suçlu tutuluyor. Ürünün tüketiciyle, kullanıcıyla, arzın taleple buluştuğu başka bir ortam var mı? Bu ortam üreticiyle kullanıcıya üretim ve talep hakkında bilgi verir. İktisat, fiyatın arzla talebin buluştuğu, satılmadık ürün, karşılanmadık talebin kalmadığı noktada oluşur der ve işte bu noktada yanılır. Çünkü talebi ve arzı belirleyen, hangi fiyata ne kadar üretim yapılacağını, ne kadar ürün veya hizmet talep edileceğini belirleyen pek çok başka etken vardır.
Bu ne demek? Yeniden AB’ne döneceğim. Üye olup olmamaktan daha önemli tespit, hastalığın ortak olması ve Brüksel’in bu konuda çok daha organize bir şekilde davranması. Bu konudaki çalışmalar 30 yıldır devam ediyor ve European Roundtable of Industrialists (ERT) adlı grubun Türk üyesinin danışmanı olarak ben de çalışmalara katılıyordum.
Kısaca ERT 1983’te AB’nin siyasi ayağının, yani üye devletlerin temsilcilerinin talebi üzerine, Avrupa’daki en büyük şirketlerin başkanları tarafından “ad hoc” bir kuruluş olarak Brüksel’de faaliyete geçti. Üye sayısı 50 başkanla sınırlı. ERT’nin kuruluş felsefesi, AB’nin şirketlerin başta ABD olmak üzere, Japonya ve diğer büyük ülkelerin. Şirketleriyle rekabet edebilecek güce kavuşması. ERT’nin kuruluş nedeni, Bildirberg ve benzeri kuruluşlardan farklı olarak, AB’nin sağlıklı bir şekilde büyümesi için önemli şirketlerin stratejik katkılarından yararlanmaktı. Ana sorun üye sayısı kadar birbirinden ayrı piyasanın varlığı, şirketlerin, alışverişlerin bu farklı piyasalarda yer almasıydı. AB’nin hedefi üye ülkelere tek bir........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein