Diğer
31 Temmuz 2024
Sözlük irrasyonel kelimesinin Türkçe karşılığını makul olmayan, akılla idrak olunamayan, mantıksız, münasebetsiz, saçma olarak veriyor. Özellikle 2017 referandumundan beri yaşadığımız, dünyada eşi menendi görünmemiş, "Türk usulü başkanlık" rejimi hem ekonomi, hem hukuk, hem yönetim; kısaca yaşamın tüm tabanının rasyonelini tamamen ortadan kaldırdı.
Yıllardır, ama özellikle son iki yılda birbirimize şaşkınlıkla bu fiyatların gidişi, seyri ne olacak sorusunu soruyoruz. Dört yıldır yaşanan maskaralıklardan, KKM gibi, adeta mizahi, bir "ekonomik intihar" girişiminden sonra enflasyon uçtu gitti. Daha sonra intiharın bedelini sahipleri kamu ve özel kişiler olan TCMB A.Ş. ödedi. Cumhurbaşkanının Londra'da finans sektörü temsilcileriyle yaptığı konuşmadaki beyanı, yaşadığımız inanılması zor, akıldan uzak sürece "sultanlık mühürü" oldu.
Ekonomi dersi, bilginin tam ve mükemmel olduğu ve insanların bu sayede en doğru kararları verdikleri, "homo economicus" varsayımıyla başlar. Yani daha öğretirken yanlışla başlarız. İktisatçı fizikçinin, matematikçinin, kimyacının ulaştığı analiz mükemmeliyetine ulaşmak için bu varsayıma sarılmıştır. Oysa iktisatın kurucusu Adam Smith'in derdinin bu olmadığı "The Theory of Moral Sentiments" adllı kitapla anlaşılır.
Ama neredeyse geçen yüzyılın tümünde "şık" analiz yapma hevesiyle yapılan çalışmalar, bireyin özünde "tahmin edilebilir bir irrasyonalite" ile hareket ettiği gerçeği ile ancak son 20 yılda karşılaşmıştır. Model şık olabilir, ama veriler irrasyonel kararlarla oluşan "ekonomi"yi temsil ediyorsa çözüm nasıl üretilecektir.
Şıklık hevesini bir kenara bırakarak, ekonominin temellerinden hareketle neler yapılabileceğini yazıyoruz. Bunda yalnız olmadığımızı, bugün Ekonomim gazetesinde Vahap Munyar'ın yazısı bir daha gösterdi. Boston Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Tayfun Sönmez ile Utku Ünver, çapraz nakil modeliyle karaciğer nakli konusunda dünyada bir ilk yaratılmasının ve bunun Malatya Üniversitesi'nde uygulanmasını sağlamışlar.
İrrasyonaliteye geri dönerek, bunun üstüne bu "eksik-yanlış" veriler, iktidarın dilediği doğrultuda daha da çarpıtılıyorsa ne olacak? Bu karmaşadan akılla çıkmak mümkün müdür?
Bu temel gerçeği teslim etmedikçe yapılacak analizler, kurulacak "modeller" belki orta sınıfı yok ederek enflasyonu birkaç puan indirir, ama ekonomi yeniden "rasyonel" tabana oturtulmadıkça işler yoluna girmez.
İrrasyonelliğin temelinde, Türk tipi başkanlık sisteminin, Ersin Kalaycıoğlu'nun tanımıyla icraatından sorumlu tutulamayan, hesap vermemenin esas olduğu "neopatrimonyal sultanizm" olduğunu teslim edip; ülke yönetiminin geceyarısı kararnameleriyle, atanan ve görevden alınan, niteliği, liyakati meçhul kişilere emanet edildiği bir tablo vardır. Bu kişiler nerede elde edildiği bilinmeyen müktesebatlarıyla 85 milyonluk, neredeyse 100 milyar dolarlık bir ekonomiyi yönetmektedir.
Böyle bir ortamda rasyonalite beklenebilir mi? Pazarda fiyatlar elbette tahmin edilemeyecek şekilde göğe tırmanırken, kırsaldaki soğan üreticisi topladığı hasadının başında alıcı beklemektedir. Rasyonalite olmayınca pazar da, lojistik de olmaz.
Kısaca, döviz ne olacak, faiz ne olacak gibi, bireylerin kısa vadeli gelir yaratmaya yönelik sorularıyla bir yere varılamaz. Ekonometri kullanılarak yapılan "teknik analiz," belirli kısıtlar altında geçerlidir, bunun dışında ortaya savrulan spekülatif tahminler, rasyonelitesi kalmamış olan ekonomiyi daha da bulandırmaktadır. Suyun kaynama derecesi, iklim değişikliğinin önlem alınmazsa bizi nereye götüreceği doğru tahmin edilebilir, işin içinde insanın olduğu piyasa verileri ancak belli koşullar olursa belki doğru sonuç verir. Ülkeyi 22 yıldır yönetenler, "herhalde bir gün" işlerin düzeleceğine inandırılmaktadır.
İhracatçı hâlâ........