554 milyon Euro'yu bana verin, ters havucun kalın kısmına harcayayım!

Dünya Bankası'nın şehrimizin afet direncini artırmak için ayırdığı 554.4 milyon Euro'luk dev kredi paketini duydunuz mu? Bu kaynak, İstanbul Valiliği koordinasyonunda, afetlere dayanıklı ve enerji verimli kamu binaları inşa etmek ve acil durum hazırlığını güçlendirmek için kullanılacak. Peki, bu fırsatı nasıl değerlendirmeliyiz? Bir afet yönetimi uzmanı gözüyle diyorum ki: Bu parayı "ters havuç" modelinin en kalın kısmına, yani riski baştan önleme çalışmalarına yatıralım. Neden mi? Gelin, bu hayati konuyu birlikte irdeleyelim.

1. Afet Yönetiminde Zihniyet Değişimi: Ters Havuç ve ALARP Prensibi


"Ters havuç" metaforu, afet yönetiminde asıl odaklanılması gerekenin, kaynakların büyük bölümünü afet sonrası müdahaleye değil, afetin önlenmesi ve risk azaltmaya ayıran akılcı bir modeli temsil eder. Bu modelde, havucun en geniş tabanı "Risk Azaltma ve Önleme"yi oluşturur; çünkü afet gerçekleştikten sonra, kabul edilemez risk seviyeleri karşısında, birkaç kişiyi enkazdan çıkarmak veya hızlıca çadır kurmak dışında can kaybını önleyecek anlamlı bir müdahale şansı kalmamaktadır. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bir durumda, birkaç kurtarma operasyonu veya çadır kurma çabasıyla övünmek anlamsızdır. Bu nedenle, afet yönetimini tepkisel bir süreç olarak gören geleneksel anlayışı değiştirmek ve kaynakları proaktif bir şekilde riski önlemeye odaklamak artık bir zorunluluktur.

Uluslararası ALARP (As Low As Reasonably Practicable - Makul Ölçüde Mümkün Olan En Düşük Seviye) prensibi de tam olarak bunu söyler. Risk, makul tüm önlemler alınarak, kabul edilebilir en düşük seviyeye indirilmelidir. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'nun........

© SuperHaber