Sokak lezzeti fenomenleri! Ne yemek adabı kaldı, ne hijyen |
Lezzet değil, içerik peşindeler: Yemekçi fenomenler ne hijyen ne ahlak bıraktılar
Günümüz İstanbul’unda sokağa taşan yemek kültürünün arka planında sadece açlık veya pratiklik yok. Göç dalgaları ve ekonomik arızalarla yoğurulmuş melez bir kültür bulunmaktadır.
Tüm dünyada günde 2.5 Milyar insan sokak lezzeti adıyla sunulan gıdaları tüketiyor.
İstanbul asırlardır beslenme konusunda hiç bu denli şirazeyi kaçırdığı bir dönem olmamıştır ve bu koca şehirde yaşayanların neredeyse yarısı her gün bir şekilde “Sokak Lezzeti” tüketiyor. Bolluğun ve yokluğun yaşandığı her dönemde beslenmenin bir adabı, geleneği ve ciddi denetimleri olurdu.
Kontrolsüzlük, pratiklik ve yoğun damak hücumu sokak lezzetini bir atıştırmalıktan çıkartıp temel tüketim alışkanlıklarımıza çevirdi. Ne yazık ki hastanelerimiz bu sebeple her gün zehirlenme vakalarıyla dolup taşmaktadır. Bunun yanı sıra beslenmeyi artık bir ahlak problemine çeviren sosyal medya fenomeni usta ve aşçılar artık ciddi anlamda göze batmaya başladılar.
Sokak lezzetlerinin ortak noktaları
Bangkok’ta pad thai, Meksika’da taco, Hindistan’da samosa, Japonya’da takoyaki, İstanbul’da tavuk pilav…
Hepsinin ortak noktası ucuz ve ulaşılır olmasıdır.
Bu lezzetler sanıldığının aksine toplumların geçmişinde derin izleri olan yiyecekler değildir.
Örneğin mantıdan, pideden veya tandır kebabından zehirlenen birisini kolay kolay göremezsiniz; çünkü bunlar zahmetli ve kimlikli yemeklerdir.
Sokak lezzetleri tüketimi kadar pişirmesi de kolay gıdalardır. Bu yüzden ipsiz sapsız, sabıkalı ve bir baltaya sap olamamış ne kadar kimse varsa gıda sektöründe tavuk pilav, kokoreç, midye, tavuk döner veya balık ekmek gibi sektörlere yönelirler.
Sosyal medya fenomenlerinin ortak noktası da........