Kültür ve Turizm Diplomasisi Aracı Olarak Film ve Diziler |
Küresel ölçekte film ve dizi endüstrileri, son yıllarda yalnızca eğlence ve kültürel üretim alanları olarak değil, turizm akışlarını yönlendiren stratejik araçlar olarak da değerlendirilmeye başladı. Dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte görsel anlatılar, izleyiciyi yalnızca bir hikâyenin içine çekmekle kalmamakta; aynı zamanda şehirleri, doğal mekânları ve kültürel pratikleri gidilmesi gereken yerler olarak yeniden kodlamaktadır. Bu eğilim, ekran turizmi ya da film kaynaklı turizm olarak tanımlanırken, devletler ve yerel yönetimler de film-dizi yapımlarını klasik tanıtım kampanyalarından daha etkili ve kalıcı bir turizm enstrümanı olarak değerlendirmektedir. İspanya’nın tarihi şehirlerinin diziler aracılığıyla milyonlarca ziyaretçiye ulaşması ya da Güney Kore’nin popüler kültür ihracatıyla eş zamanlı artan turizm talebi, görsel hikâye anlatımı ile seyahat motivasyonu arasındaki ilişkinin artık yapısal bir nitelik kazandığını açık biçimde ortaya koymaktadır.
Bu bağlamda çok sayıda başarılı uygulamaya değinilebilir. Örneğin Game of Thrones’unun Dubrovnik’e etkisi halen devam etmektedir. Ancak, son zamanların en kapsamlı ve sistematik örneğini Kore dalgası (Hallyu) oluşturmaktadır. Kore dalgasında, müzik, televizyon dizileri ve filmler üzerinden yapılan kapsamlı içerik ihracatı zamanla turizm, tüketim ürünleri, dil-kültür öğrenimi ve ülke imajına yayılan kapsamlı bir kültür ve turizm ekosistemi oluşturmuştur. 1999’un başlarından itibaren Kore dalgasının Güney Kore’nin ekonomisine etkisi giderek artmış, 2004 yılında GSYİH’sının %0,2’sine (1,87 milyar dolar) karşılık gelirken bu oran 2019 yılında 12,3 milyar dolara yükselmiştir (https://martinroll.com/resources/articles/asia/korean-wave-hallyu-the-rise-of-koreas-cultural-economy-pop-culture/).
Türkiye, televizyon dizilerinin yaklaşık 146 ülkeye satılmasıyla küresel ölçekte en yaygın dizi ihracatı yapan ülkeler arasında yer almakta ve bu alanda Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra ikinci sırada bulunmaktadır (Burak Türten, Evolving Trends in Turkish Television Series Research: A Comprehensive Bibliometric Analysis from the Web of Science Database, 2024). Türk dizilerinin küresel ölçekte yaygın biçimde izlenmeye başlaması, artık yalnızca görsel-işitsel sektörün ihracat başarısı olmanın ötesine geçerek kültürel diplomasi, ülke markası, turizm ve dil öğrenimi gibi alanları da etkileyen stratejik bir araç olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. Son yirmi yıl içinde Türk dizileri, Ortadoğu’dan Balkanlar’a, Latin Amerika’dan Güney Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada güçlü bir izleyici kitlesi edinmiş; İstanbul, Boğaz hattı, Kapadokya, Ege kasabaları ya da tarihî mekânları diziler üzerinden hikâye içinde deneyimlenebilir kılarak Türkiye’yi yalnızca gidilecek yer değil, tanıdık bir dünyaya dönüştürmüştür. Bu başarı, yalnızca niceliksel bir ihracat artışını değil, Türkiye’ye dair algıların yeniden şekillenmesini de beraberinde getirmiştir.
Bu dönüşümün erken ve sembolik örneklerinden biri Muhteşem Yüzyıl olmuştur. Osmanlı saray hayatını merkezine alan bu dizi, tarih anlatısı üzerinden geniş bir coğrafyada merak uyandırmış; Osmanlı mirasının estetik, siyasal ve kültürel boyutlarının yeniden görünürlük kazanmasına katkı sağlamıştır. Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da dizinin gördüğü ilgi, Türkiye’nin tarihsel derinliğine yönelik merakı artırmış; Topkapı........