Güncel olayların geçmişe dönük araştırmalarını yaptığımızda, bazen ya hiç duymadığımız ya da duyup da sonunun nasıl bittiğini öğrenemediğimiz konular ortaya çıkıyor. 17 Ocak 2000 tarihinde Hizbullah'ın İstanbul Beykoz'da bulunan villasına yapılan baskında, örgüte ait paraların bir kısmının güvenlik güçlerince “iç” edildiği söylentisini duyuyorduk. Bu ilginç olayı, bizzat soruşturmayı yürüten isimlerden dinlediğiniz de “Vay be neler olmuş neler!” diyorsunuz.

1999 yılında, Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım ortadan kayboldu. Cemaat mensupları İzzettin Yıldırım'ın “Devlet tarafından kaçırıldığını” öne sürüyorlardı. O günlerde başka ortadan kaybolan isimlerde vardı. Bu iddialar üzerine dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Başbakan Bülent Ecevit'ten, irticai ve Kürtçülük faaliyetleri olduğu öne sürülen vakıfla ve kaçırma olayıyla ilgili soruşturma onayı aldı. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri Refik Ali Uçarcı, Hilmi Dülger, Vakıflar Genel Müdürlüğü Müfettişi Abdullah Çiftçi, Bankalar Yeminli Murakıbı Ümit Peçen soruşturmayı yürütmeye başladı.

“GANİMET SORUŞTUNMASI”

Zehra Vakfı ile ilgili soruşturma devam ederken, bir gazeteci tarafından İçişleri Bakanlığı'na ilginç bir belge gönderildi. Bu belgede, 17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul Beykoz'da bir villaya baskın yapan polisin, Hizbullah Örgütünün lideri Hüseyin Velioğlu'nu öldürdüğü hatırlatılıyor, “Hizbullah'a ait yüklü miktarda paranın operasyonu yapanlar tarafından ‘ganimet' olarak değerlendirilip ‘iç edildiği' öne sürülüyordu. Gazeteci, bu belgelenin kendisine Hizbullah örgütü tarafından gönderildiğini belirtti.

Bunun üzerine İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, emniyet personelini zan altında bırakan bu önemli iddianın araştırılması için o sırada İstanbul'da Zehra Vakfı Soruşturmasını yapmakta olan Başmüfettiş Refik Ali Uçarcı'yı görevlendirdi. Aynı kapsamda Mülkiye Başmüfettişleri Murat Ungan ve Murat Koca da aynı soruşturmada yer aldı. “Ganimet soruşturması” başlıyordu.

Üç müfettiş, valilikte kendilerine tahsis edilen odada çalışmaya başladı. İlk olarak, belgenin kendisine geldiğini söyleyen ve bunu İçişleri Bakanlığı'na ulaştıran gazeteci ifadeye çağırıldı. Gazeteci, belgeyi kendisinin gönderdiğini, bu iletinin bilgisayarındayken virüs bulaşması sebebiyle silindiğini, bu nedenle belge sunamayacağını anlattı.

İSTANBUL'A GETİRİLDİLER

Bunun üzerine müfettişler dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'le görüştü ve kayıp olduğu öne sürülen paralarla ilgili bilgisine başvurdu. Özdemir, bu konuda bir bilgiye sahip olmadığını söyledi. Müfettişler operasyonu yapan Emniyet Müdürü Atilla Çınar'ın Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne atandığında, diğer emniyet müdürlerinin yaptığı gibi kritik görevlerde çalışacak bazı personelin Diyarbakır'a atanmasının sağlandığını öğrendi. Operasyonda görevli üç emniyet mensubunun ifadelerinin alınabilmesi için İstanbul'a gönderilmesi istendi.

Müfettişler, gelen üç emniyet mensubunu dinledi. Beyanlarında para alınması gibi bir durumun olmadığını, operasyonun hemen Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'na bildirildiğini, savcılık tarafından operasyon sonrası villada bulunan para ve emtianın tespit tutanağına bağlandığını belirttiler. Bu tutanak incelendiğinde, Hizbullah'ın villasında 120 bin dolar, 20 bin Aruba Florini'nin sağlam, 5 bin doların ise yakılmış olduğu belirtildi.

PARASI NASIL ÖDENDİ?

Hizbullah İlim Lideri Velioğlu, örgüt evi olarak kullandığı villayı 375 bin dolara satın almıştı. Bu paranın elde edilişi çok ilginç. Ünlü iş insanı Nesim Malki cinayetine karışan isimlerden birisi Mehmet Sümbül'dü. Hizbullahçı olan Sümbül'e cinayet karşılığı 500 bin dolar verildiği belirtiliyordu.

Başmüfettiş Refik Ali Uçarcı, “Sümbül'den 500 bin dolar alındı. Bunun 375 bin doları örgüt evine ödendi. Geriye kalan 125 bin doların 120 bin doları sağlam, 5 bin doları ise yanmış olarak bulunduğuna göre, ortada örgütün evinden alınan para yoktur” diye rapor düzenledi. İki müfettiş ise bu değerlendirmeye katılmadı. Onlar da ayrı ayrı rapor düzenledi. Bu tevdi raporları Beykoz C. Başsavcılığı'na gönderildi. Başsavcılık da, “Emniyet tarafından iç örgüt parasının iç edildiğine ilişkin iddianın doğru olmadığı” yönünde değerlendirme yapıp, “Kovuşturmaya Yer Olmadığı”na ilişkin karar verdi.

İzzettin Yıldırım, Mehmet Şehit Avcı da aslında para için kaçırılmıştı. Belediyenin Akbil paralarını topluyor, bankaya yatırıyorlardı. Hizbullah lideri, bu paranın cemaate ait olduğunu değerlendirdi. Beykoz Villa operasyonundan sonra örgütün önemli isimlerinden H.İ. kaçırılmış kişilerin öldürülmesi talimatını verdi. İşte, öldürmeler de o zaman başladı. “Devlet kaçırdı” denilen İzzettin Yıldırım'ın da örgüt tarafından kaçırıldığı da sorgu kasetleriyle ortaya çıktı.

Şimdi o örgüt, kimisine göre “Yerli ve milli” bir siyasi parti olarak seçime katılıyor.

QOSHE - Terör örgütünün parasına “Ganimet” diye el mi konuldu? - Saygı Öztürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Terör örgütünün parasına “Ganimet” diye el mi konuldu?

326 145
07.04.2023

Güncel olayların geçmişe dönük araştırmalarını yaptığımızda, bazen ya hiç duymadığımız ya da duyup da sonunun nasıl bittiğini öğrenemediğimiz konular ortaya çıkıyor. 17 Ocak 2000 tarihinde Hizbullah'ın İstanbul Beykoz'da bulunan villasına yapılan baskında, örgüte ait paraların bir kısmının güvenlik güçlerince “iç” edildiği söylentisini duyuyorduk. Bu ilginç olayı, bizzat soruşturmayı yürüten isimlerden dinlediğiniz de “Vay be neler olmuş neler!” diyorsunuz.

1999 yılında, Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım ortadan kayboldu. Cemaat mensupları İzzettin Yıldırım'ın “Devlet tarafından kaçırıldığını” öne sürüyorlardı. O günlerde başka ortadan kaybolan isimlerde vardı. Bu iddialar üzerine dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Başbakan Bülent Ecevit'ten, irticai ve Kürtçülük faaliyetleri olduğu öne sürülen vakıfla ve kaçırma olayıyla ilgili soruşturma onayı aldı. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri Refik Ali Uçarcı, Hilmi Dülger, Vakıflar Genel Müdürlüğü Müfettişi Abdullah Çiftçi, Bankalar Yeminli Murakıbı Ümit Peçen soruşturmayı yürütmeye başladı.

“GANİMET SORUŞTUNMASI”

Zehra Vakfı ile ilgili soruşturma devam ederken, bir gazeteci tarafından İçişleri Bakanlığı'na ilginç bir belge gönderildi. Bu belgede, 17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul Beykoz'da bir villaya baskın yapan polisin, Hizbullah Örgütünün lideri Hüseyin Velioğlu'nu öldürdüğü hatırlatılıyor, “Hizbullah'a ait yüklü miktarda paranın operasyonu yapanlar tarafından ‘ganimet' olarak değerlendirilip ‘iç edildiği' öne sürülüyordu. Gazeteci, bu belgelenin kendisine Hizbullah örgütü tarafından........

© Sözcü


Get it on Google Play