Emniyet, terör örgütüne öyle bir oyun oynadı ki...

“Çağrı cihazı” ilk çıktığı dönemde onu kullanmak ayrıcalıktı. Genelde belimizin sağ tarafına kemere takılırdı. Onun bir “Bib... bib” diye çalanı, bir de titreşimli olanı vardı. Genelde “Çok acele gazeteyi ara” ya da falanca kişi “sizin aramanızı istedi” gibi mesajlar gelirdi. Onun bir gün patlatılacağı aklımızdan bile geçmezdi. O kadar zararsız görülüyordu ki üniversite sınavına çağrı cihazıyla giriliyordu. Kimsenin aklına bununla cevap anahtarının gönderileceği gelmemişti. Bu alet aracılığıyla üniversite sınavında bir yapının yandaşlarına soruların cevap anahtarını gönderdiğini ortaya çıkarmış, bu durumdaki 2 bin 800 adayın sınavının iptalini sağlamıştım.

Lübnan’da binlerce kişide çağrı cihazının olduğu, bunun genelde Hizbullah mensupları tarafından kullanıldığı anlaşıldı. Telefonların dinlenmesi, kişinin gittiği yerin belirlenmesi nedeniyle, örgüt çağrı cihazını daha güvenli bulmuş olacak ki, binlerce adet cihaz aldırmış. İçine bomba yerleştirilen cihazlar Hizbullah’a satılıyor.

ÖRGÜTÜN SİPARİŞİ MERMİLER

Benzer olaylar istihbarat dünyasında sıkça yaşanır. Doğan kitaptan çıkan “Devletin Derinliklerinde” kitabımda polisin eylemcilere mermi, roketatar ve lav satışında neler yaptığını aktarıyorum:

İstihbarat Şubesi’nin telsizinde “pantolon” diye söz edilen M. Gül, öldürülmüştü. Örgütün önemli isimlerinden birisiydi. Gül’ün intikamını alabilmek için büyük bir eylem düzenlenmesi bekleniyordu. İstihbarat bilgileri, MİT’in ve Emniyet’in servis araçlarına ya da Emniyet Genel Müdürlüğü binasına eylem yapılacağı şeklindeydi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü H.A, İstihbarat Dairesi Başkanı’nı aradı. Yasadışı sol bir örgütün adını verdi, bu örgütün Kuzey Irak’tan silah ve mermi almak için girişimlerde bulunduğunu söyledi. Örgüt, 1994 yılında silah ve mermi alımı için 1 milyar 250 milyon lira ayırmıştı. Silah alımı için kaçakçılarla temasa geçilmişti.

BARUTUNU........

© Sözcü