Üç gün sonra Türkiye'nin geleceğini belirleyecek, belki de tarihinin en önemli seçimine gidiyoruz. Bu süreçte bugüne kadar görülmemiş şekilde çok sayıda tehdit, en ağır hakaretler ve duyulmamış çirkinlikte söylemler, Millet İttifakı liderlerine, siyasetçilerine ciddi saldırılar, linç girişimleri yapıldı. 14 Mayıs seçimi için Cumhur İttifakı bakanlarının, siyasetçilerinin “darbe girişimi”, “işgalcilere karşı mücadele” gibi akıl almaz sözlerini duyduk. Avustralya'da bir sandıkta yapılan hile, İçişleri Bakanlığı'nın YSK'ya paralel seçim takip sistemi kurması, Anadolu Ajansı'na gereken güvenin kalmamış olması, oy pusulalarıyla ilgili bazı gelişmeler, can güvenliğiyle ilgili konuşmalar vatandaşlarımızın çoğunu endişelendiriyor. Bugün, merak ettiğimiz konuları bütün sürecin birebir içinde olan, hukuki girişimleri kendisi takip eden CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Muharrem Erkek'le konuştum. Anlattıklarını ilgiyle okuyacağınıza eminim.

Muharrem Erkek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1994'te Çanakkale Barosu'na kayıtlı serbest avukat olarak çalışmış, 2000-2002 yılları arasında Baro Yönetiminde görev almış, 2004 ve 2009'da yapılan yerel seçimlerde Çanakkale Belediye Meclis Üyesi seçilmiştir. 25, 26 ve 27'nci dönemlerde Çanakkale Milletvekili seçilen Muharrem Erkek, 2015-2018 yılları arasında TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyeliği ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyeliği yapmıştır. Halen CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı'dır.

Siz hukukçu bir siyasetçisiniz. Bu seçim sürecinde Millet İttifakı liderlerine, yöneticilerine, il binalarına aralıksız saldırılar yapıldı, ‘Asarız, keseriz' lafları falan çok duyuldu ve bunların üstüne Devlet Bahçeli'nin sözleri geldi. Millet İttifakı liderleri için “Bu hainler alsalar, alsalar ağırlaştırılmış müebbet cezası alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar” demesi, bu kadar darbe sözünden sonra yabana atılacak bir söz değil. YSK'yı hiç mi ilgilendirmiyor bunlar; “Bu bir seçim süreci, ne yapıyorsunuz? Bunları söyleyemezsiniz, halkı tahrik edemezsiniz” gibi uyarılarda bulunmuyor. Bir hukukçu olarak ne düşünüyorsunuz?

Saray iktidarı bir hukuk devleti istemiyor. Sürekli ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı şekilde hareket ediyorlar, bu tehdit diliyle konuşuyorlar çünkü bir korku kültürünü egemen kılmak istiyorlar. Ancak böyle iktidarlarını sürdürebileceklerini düşünüyorlar. Tabii kaybettiklerini de görüyorlar, ilk turda kazanacağız. 14 Mayıs'ta ilk turda bitiyor ve kazanıyoruz, 86 milyon kazanıyor, Türkiye kazanıyor ve seçmen şunu da gördü ki bu seçim referandum niteliğinde bir seçim; yani bu sistem devam mı etsin yoksa bu sistem değişsin mi? Bu ucube sistemin son derece yanlış olduğunu, OHAL döneminde referandumda ‘Evet' diyen seçmenlerin bile önemli bir bölümü gördü. Bir değişim talebi çok güçlü bir şekilde geliyor, bu iktidarı kaybetme korkusu sarayın duvarları arasında çok büyük ama korkacak bir şey yok, AK Parti'ye, MHP'ye oy veren seçmen de rahatlayacak, 86 milyon barış içinde huzur içinde kardeşçe yaşayacağız. Cumhur İttifakı'nın kullandığı dilden bıktı usandı millet. Erzurum'da atılan taşlar, kardeşliğe, birlik, beraberliğe, demokrasiye atıldı. O taşları atan gencecik çocukların arkasındakiler önemli bizim için, onları azmettirenler, planlayanlar. Erzurum'da kanun ayaklar altına alındı, hukuk devleti yoktu, kolluk kuvvetlerinin gözü önünde suçlar işlendi, talimat verilerek polisimizin elini kolunu bağladılar, polisimiz görevini yapamadı. İçişleri Bakanı, Yüksek Seçim Kurulu gibi seçim sonuçlarını dakika dakika takip için sistem kuruyor, açıkça yetki gaspı yapıyor. Hukuk güvenliğinin olmadığı yerde işte böyle hukuksuzluklar oluyor, ama bunu yapanlar hukuk önünde hesap verecek. Çok az bir zaman kaldı.

FETÖ'YLE BİRLİKTE YÜRÜDÜLER, PKK'YLA PAZARLIK YAPTILAR

Bu süreçte muhalefeti PKK ve FETÖ'yle ilişkilendirme olayı o kadar arttı ki, “ilk defa terör örgütleri sandıkta” gibi sözler söylemeye başladılar artık, Millet İttifakı bunların yalan olduğunu, gerçeğin tam tersi olduğunu halka yeterince anlatabiliyor mu?

Milletimiz şunu çok iyi biliyor, bunlar tutmuyor artık. Niye böyle yapıyorlar biliyor musunuz? Ekonomik krizi, hayat pahalılığını, işsizliği, adaleti, eğitimi, sığınmacıları, Türkiye'nin en temel sorunlarını mı konuşabilirler? Kendi büyüttükleri bu sorunları konuşmaları mümkün olmadığı için ve Türkiye'nin gerçek gündemini örtmek için bu şekilde neredeyse toplumun yarısından fazlasını terörle ilişkilendiriyorlar. Bu memlekette Kandil'de, Oslo'da, İmralı'da PKK terör örgütüyle masaya oturan tek iktidar Erdoğan iktidarıdır. FETÖ'yle de yıllarca birlikte yürüdüler, çıkarları gerektirdiğinde, PKK'yla da masaya oturup pazarlıklar yaptılar tüm uyarılarımıza rağmen. IŞİD'le de zamanında kol kola girdiler, terör örgütleriyle bunlardan başka kol kola giren yok zaten. Olması da mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakı, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün, demokrasinin, hukuk devletinin güvencesidir. CHP'nin temelinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk vardır, Kuvay-i Milliye vardır. Yani bunları söyleyerek bir sonuç alamazlar ve zaten insanlar da artık itibar etmiyor. Aklı başında hiç kimse itibar etmiyor.

TEK ADAM REJİMLERİ KUTUPLAŞTIRMADAN BESLENİR

Belli bir kemikleşmiş kitleyi inandırdıkları muhakkak, o kitle değişmiyor.

Çok haklısınız, zaten otoriter, popülist, tek adam rejimleri ayrıştırmadan ve kutuplaştırmadan beslenir. Onlar bunu yapmaya çalışıyorlar biz de Millet İttifakı olarak bu kutuplaşma girdabından ülkemizi çekip çıkartacağız.

Bu arada bir şey daha söyleyeceğim; bizi Altılı Masa diye eleştiriyorlardı. Şu anda AK Parti, MHP, Büyük Birlik Partisi, Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti ve HÜDAPAR ile birlikte Cumhur İttifakı kaçlı masa oldu? Bakın HÜDAPAR ile pazarlık yaptılar Hizbullah militanları serbest bırakılıyor. Gaffar Okkan'ın katillerini destekleyenleri listelerine milletvekili adayı olarak yazanlar Millet İttifakı'na hiçbir şey söyleyemezler. Konca Kuriş'i, domuz bağlarıyla insanları bağlayıp canlı canlı gömenleri destekleyenleri listelerine aldılar. Onun için herkes gerçeği görüyor.

Türkiye'ye en büyük kötülüğü bu saray iktidarı yapıyor. Camiye, kışlaya, adliyeye, okula dahi siyaset soktular. Mesela Van'da yaşadık, Erdoğan miting yapıyor ortaokul binalarına AK Parti ve Erdoğan'ın dev afişleri asılmış, sonradan kaldırttık. Okula bile siyaset sokan bir zihniyet Türkiye'nin yarınlarını inşa edebilir mi? Anayasamızın başlangıç kısmında “Kutsal din duyguları, devlet ve politika işlerine kesinlikle karıştırılamaz” yazıyor ama karıştırıyorlar, din, inanç her şeyi istismar ediyorlar onun için kaybedecekler. Her zaman şunu söylüyoruz; Erdoğan da bu ucube sistemi de bu yönetim anlayışı da iflas etmiştir.

TEHDİTLERLE İNSANLARI SANDIKTAN UZAKLAŞTIRMAK İSTİYORLAR

Nasıl oluyor da bir parti lideri “Vücutlarına mermi alırlar” kadar ağır bir tehditte bulunabiliyor?

Milletimiz en güzel cevabı 14 Mayıs'ta verecek. Çünkü insanları sandıktan uzaklaştırmak ve korku kültürünü egemen kılmak istiyorlar. Ama aksine hiç kimse artık korkmuyor ve göreceksiniz tarihin belki de en yüksek oranda katılımını yaşayacağız. İnsanlar sandığa da kullandığı oya da demokrasiye de sahip çıkacaklar, bu tehdit ve hakaret dili kazanmayacak. Sevgi, saygı, hoşgörü kazanacak. Barış ve kardeşlik diyenler kazanacak.

CHP'nin bazı bölgelerde sandık müşahiti eksiği var deniyor. Bu doğru mudur? Yurtdışı oylar da tam güvenli olarak korunabilecek mi?

Yurtdışı oylar korunuyor, oyların muhafaza edildiği salonlarda bizim 24 saat değişimli çalışan görevlilerimiz var. Hiçbir sandıkta müşahit eksiğimiz yok, seçmenler merak etmesin. Hatta fazladan müşahitlerimiz olmasına rağmen Türkiye gönüllüleri ile de çalışıyoruz. 190 bin küsur sandık var, bizim çok az sandıkta üyemiz yoktu, oralara da çok güçlü müşahitler koyduk. Bu eksikler her partide olur, hastalananlar vefat edenler oluyor, 2 Mayıs'ta yasal süreç bittiği için yeni kişiler konamıyor. Ama biz şu an minimum düzeydeyiz ve o eksiklerin yerlerine de gözlemciler koyduk. Sandıklarda biliyorsunuz hem sandık kurulu üyeleri oluyor hem de Cumhurbaşkanı adayının ayrı partilerin ayrı gözlemcileri oluyor. Seçim güvenliğinde bugün itibarıyla en iyi noktadayız. Sandık kurulu başkanı ve üyeleri torbaları seçim kuruluna götürür, seçim kurullarında seçim kurulu üyelerimiz var, o birleştirme tutanakları tutulurken de orada olacaklar. Türkiye'de her sandıkta sandık kurulu üyelerimiz, müşahitlerimiz görev yapacak. Bu endişeleri bilinçli olarak saraya bağlı iletişim ofisi yayıyor, maalesef bizim seçmenimizde haklı bir endişeyle bunu yayıyor. Endişe edilecek hiçbir şey yok, seçim sandıklarından çıkacak olan halkın iradesinin önünde hiçbir güç duramaz.

OY PUSULALARINDA BİR “NOKTA” VAR DENDİ, İPTAL EDİLDİ, HER ZARF TEK TEK İNCELENDİ!

Avustralya'nın Sydney kentinde 26 no.lu sandıkta kullanılmamış oy pusulalarında AKP'ye mühür basıldığı ortaya çıktı ve CHP şikayet etti. Bu Türkiye'de de yapılırsa ne olacak?

Yapılamaz çünkü her sandık kurulunda görevlilerimiz var, yurtdışında da vardı. Orada da hemen tespit edilip iptal edildi oy pusulaları. YSK'ya bağlı Yurtdışı Seçim Kurulu başkanlığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu, yapanlar da tespit edilip gerekli cezaları alacaklar. Biliyorsunuz şimdi bir de “nokta” var dediler seçim pusulalarında, o da yurtdışında bir sandıkta oldu ve hemen tespit edilip tutanak tutuldu, iptal edildi. Her zarf her oy pusulası incelendi, hiçbir sorun yok. Kimsenin endişesi olmasın. Bizim istirhamımız herkes, özellikle ilk kez oy kullanacak gençlerimiz sandığa gitsin oyunu kullansın, göreceksiniz 14 Mayıs akşamı baharı yaşayacağız.

MÜHÜRSÜZ OYLAR KONUSUNDA SANDIK KURULU ÜYELERİMİZİ CİDDİ EĞİTİMDEN GEÇİRDİK

Oy pusulalarında “mühür unutulmuş bile olsa kabul edilecek” yazıyordu, bu tartışıldı, ayrıca bir TV kanalında “Zarfları kapatmayın açık bırakın” demişler, kapatmalı mıyız, bunları açıklar mısınız?

Bir zarf ve iki oy pusulası verilecek. Biri cumhurbaşkanlığı seçimi için diğeri milletvekilliği seçimi için, zarf da oy pusulaları da mühürlü olacak. Zarfları mutlaka yapıştırmaya gerek yok, uygun şekilde kapatmak yeterli ama mühürler olacak. Biliyorsunuz daha önce mühürsüz oy skandalı yaşandı. Seçim yasasında bir değişiklik yaptılar, yine mühür olmak zorunda ama eğer sandık kurulunun ihmaliyle mühürlenmemişse seçmenin iradesi yok sayılmasın diye onlar da geçerli kabul edilebilir dendi. Ama esas kural mühürlü olmasıdır.

Nereden bilinecek ihmal mi yoksa başka bir durum mu? Tekrar mühürsüz oy skandalı yaşanmamalı, ‘Biz oy pusulasına not da koyduk' derlerse ne olacak?

Biz sandık kurulu üyelerimizi bu konuda ciddi bir eğitimden geçirdik hiçbir sorun olmayacak.

Sayın Kılıçdaroğlu daha önce “Son 10 günde girişilecek pis işleri biliyorum” demişti sonra Fahrettin Altun'a ve ekibine de uyarıda bulundu. Daha sonra “Seçim gecesi kutlamak için sokağa çıkmayın provokasyonlar olabilir” dedi. Son olarak da “Her gün görüyoruz ki karşımızdaki radikaller koalisyonu gözünü karartmıştır. Korkunç şeyler yapmaya hazırlar” dedi. Sizce toplum ne beklemeli?

Yaşananlar maalesef biraz endişe yarattı, bir seçim zamanı bile siyasetçiler özgürce propaganda yapamıyorsa, işte Erzurum'daki olay ve başka olaylar, seçim araçlarına saldırılar, ama hiçbir saldırı bize bir milim bile geri adım attıramaz. Öyle bir zihniyetle karşı karşıyayız ki Sayın Kılıçdaroğlu “Her şeyi yapabilecek durumdalar” demek istiyor olmalı. Demokrasi için de bedel ödenmesi gerekiyorsa ilk önce biz ödeyeceğiz, hiç kimsenin endişesi olmasın. Bütün sandıklarda da her türlü tedbirimizi aldık, hiçbir şey olmayacak, herkes müsterih olsun.

Çok uzun zamandır Genel Başkanımız grup toplantılarında ve Meclis'te “Provokasyonlar olabilir her zaman sakin güç olacağız ve demokrasi içerisinde tüm sorunlarımızı aşacağız Türkiye'nin geleceği için” uyarılarını yapıyordu, haklı da çıktı bu uyarılarında. Seçim otobüslerine, siyasetçilere saldırılar, provokasyonlar, tehditler oluyor ama bunların hepsini aşacağız. Herkes sandığa gitsin hatta oyunu kullandıktan sonra 17.00'den itibaren tekrar sandığına gidip oyunu da takip edebilir vatandaş, bu hakları da vardır.

SOYLU NEDEN PARALEL TAKİP SİSTEMİ KURUYOR, NE PLANLIYOR?

YSK, İçişleri Bakanlığı'nın seçim sandıklarında görevli polis ve jandarmadan alınacak sonuçların GAMER sayfasına kaydedilmesi kararını yasakladı. Buna rağmen bir şekilde toplamazlar mı sizce?

İçişleri Bakanlığı kendi bünyesinde paralel bir yapı kurarak yetki gaspı yapıyor, sana yasalar böyle bir görev yüklemiyor. Maalesef İçişleri Bakanlığı'ndaki memurlarda bu kanunsuz emir ve talimatları uygulamak zorunda kalıyor, onları da suça ortak ediyorlar. Anbean takip etmek istiyor, neden? Kaybedeceğinizi gördüğünüz zaman için başka bir planınız mı var, darbe söylemleri de Soylu'nun ağzından çıktı, milli iradeye, demokrasiye darbe mi planlıyorsunuz? Yüksek Seçim Kurulu'nun yetkisinde olan bir şeyi siz nasıl üstleniyorsunuz? Sizin göreviniz asayiş ve güvenlik. Sandık sandık, ilçe ilçe seçim takip etmek sizin göreviniz değil. Biz son derece hazırlıklıyız, herkes gidip oyunu kullansın ve oyunu da takip etsin.

İSTANBUL BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMİNE MÜDAHALE EDEMEDİLER, BUNA DA EDEMEZLER!

Çıkıp ‘Bizim kurduğumuz paralel seçim kurulunun saydıkları YSK'nınkinden farklı biz kabul etmiyoruz sonucu, biz kazandık' derlerse YSK ne yapabilir?

Öyle bir şey yapamazlar yaparlarsa biz de gerekli olanı açıklamayı yaparız. Önemli olan İçişleri Bakanlığı'nın değil siyasi partilerin ve YSK'nın açıklamalarıdır. Tüm ıslak imzalı tutanaklar ve birleştirme tutanakları YSK'da toplanacak, YSK da gerçek sonucu bilecek biz de bileceğiz. İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde yapabildiler mi? “Hallederiz” demişti Süleyman Soylu, halledemezler, çok da ağır bir demokrasi tokadı yediler İstanbul seçmeninden. Onun için yapamazlar, bizim çok ciddi bir alt yapımız var ve ilçe ilçe takip edeceğiz. YSK ile de sürekli irtibat halinde olacağız orada partilerin YSK temsilcileri var, biz sağlıklı bir şekilde kamuoyunu bilgilendireceğiz.

MİLLET BU HUKUKSUZLUĞU, KURALSIZLIĞI GÖRDÜĞÜ İÇİN SEÇİMİ İLK TURDA BİTİRECEK!

Hiçbir kural kaide dinlemiyoruz diye ilerleyen bir ittifakın seçim sırasında da her türlü kanun dışı hamleyi yapabileceği düşünülüyor. Mesela Anadolu Ajansı'nın oyların sayımı devam ederken ‘1. turda Erdoğan kazandı' diye ilan edeceği ve hemen Erdoğan'ın balkon konuşması yapacağı söylentileri dolaşıyor.

Zaten bu kuralsızlığı, hukuksuzluğu, sistemsizliği gördüğü için millet ilk turda bitiriyor bu seçimi. Her şeye rağmen Türkiye'nin bir sandık ve seçim kültürü vardır, o sandıktan çıkan iradeyi hiç kimse değiştiremez ve karşı gelemez, meşruiyeti olmayan bir iktidar Türkiye'yi yönetebilir mi? Ancak birkaç gün daha iktidarınızı uzatabilirsiniz o kadar. Milli iradenin sonucunu göreceğiz ve onun aksine de kimsenin hareket etmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz hak yemeyiz hakkımızı da yedirtmeyiz. Bu konuda herkes müsterih olsun. Türkiye derin bir yoksullukla karşı karşıya. TÜİK'in verilerini hepimiz inceledik, bugün insanların yüzde 65'i evlerindeki eskimiş mobilyaları değiştiremiyor, yüzde 40'ın üzerinde haneye etli yemek girmiyor, yüzde 20'si ısınma giderlerini karşılayamıyor, çok büyük bir oran şiddetli yoksullukla karşı karşıya. İnsanlar bu ucube sistemin kendilerini nasıl yoksullaştırdığını görüyor.

BİZİM EN ÇILGIN PROJEMİZ “ADALET”, ADALET OLMADAN AŞ, İŞ, EKMEK DE OLMAZ!

Bizim en çılgın projemiz ‘adalet'. Adalet olmadan aş, iş, ekmek de olmaz. Yalnızca mahkeme salonlarındaki adalet değil, sosyal adalet, gelir dağılımındaki adalet olmalı, bu sistem toplumun yüzde 70'inin adalete güvenmemesine sebep oldu. Bir rejim halkın artık adalete inanmadığı bir noktaya gelmişse o rejim mahkûm olmuştur. Bu sistem, bu rejim, bu saray iktidarı mahkûm oldu. Montesquieu 1748 yılında Kanunların Ruhu kitabında yazmış; “Yasama, yürütme, yargı erkleri tek elde toplanırsa bir toplum için en büyük tehlike budur”. Türkiye bugün bunu yaşıyor, 14 Mayıs'ta yalnızca iktidarı değil bir zihniyeti ve sistemi de değiştireceğiz.

SEÇİM, MUHARREM İNCE VE SİNAN OĞAN'IN ADAYLIĞINA RAĞMEN İLK TURDA BİTEBİLİR!

Sinan Oğan'ın afişinde “İnan oyun boşa gitmez” yazıyor. Oyların boşa gideceğini ve bölüneceğini biliyor aslında. Aynı şekilde Muharrem İnce “Babacan ve Davutoğlu'nu çıkarsınlar hiçbir şey talep etmeden destekleyeceğim” dedi. Hala ısrar ediyorlar adaylıkta, çekilmedikleri takdirde sizce ilk turda bitmesi mümkün mü?

Mümkün evet. Altılı masa neden Eylül 2021'den beri birlikte çalışıyoruz? Çünkü bu seçimde ittifaklar çok önemli, ilk turda yüzde 50+1 gerekiyor ve biz Türkiye'nin yarınını inşa etmek için, bu tek adam rejimine bir son vermek için, adaleti, demokrasiyi tesis etmek için ittifak yapıyoruz. Genel başkanımızın adalet yürüyüşü devam ediyor ve buna herkesin katılması gerekir, ittifaktan birilerinin ayrılması değil tam aksine ittifakın büyümesi gerekiyor. Tek adam rejimine karşı bir demokrasi savaşı veriyor Türkiye. Bu partiler üstü bir mücadele ve hiçbirimizin bir şahsi kaygısı yok, onun için birlikte çalıştık, ürettik, çok önemli metinlere altı parti imza altına aldı. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Mutabakat Metni, Anayasa değişikliği önerisi, yol haritası; bunlar çok önemli metinler ve birlikte hazırladık Türkiye'nin yarınını inşa etmek için. Buna herkesin destek olması lazım ve seçmen şunu gördü; evet 14 Mayıs'ta yeni bir cumhurbaşkanı ve meclis seçeceğiz ama asıl şuna karar vereceğiz; bu sistem devam mı etsin yoksa değişsin mi? Referandum gibi bir seçime giderken Cumhur İttifakı'nın adayı Erdoğan'a oy verirlerse bu sistem devam etsin istiyorlar demektir. Seçmen adalet istiyor ve oylar Millet İttifakı'nda birleşiyor ve ilk turda kazanıyoruz.

“KANDİL'DEN TALİMAT ALIYORLAR” NE DEMEK, HER GÜN TERÖR ÖRGÜTÜNÜ GÜÇLENDİRİYORLAR!

HDP seçime ayrı bir ittifakın içinde giriyor, Millet İttifakı ile hiçbir ilgisi yok sadece ‘Erdoğan'ın gitmesini istiyoruz muhalefetin adayına oy vereceğiz' dediler. Sırf bu nedenle iktidar devamlı olarak HDP'yi aynı ittifak içindeymiş gibi göstermeye çalışıyor, ucuna da PKK'yı ekliyor. Şimdi bu seçim için ‘darbe girişimi, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi' gibi sözler söylediklerine göre acaba yaydıkları bu ‘HDP, PKK, FETÖ destekliyor' algısından yararlanarak iktidarı devretmemeleri ihtimali olabilir mi?

İktidarı devretmemek asıl demokrasiye ve milli iradeye darbedir. Meşru olmayan bir iktidar Türkiye'yi yönetebilir mi? Kimse aklının ucundan bile lütfen geçirmesin. Orada Türkiye İşçi Partisi de var Sol Parti de var, 24 parti giriyor seçime ve büyük çoğunluğu Kılıçdaroğlu'na desteğini açıkladı. Çünkü tek adam rejimine karşı bir demokrasi mücadelesi veriliyor. Ayrıca içinde HDP'nin de olduğu Sol İttifak bugün çıksa “Biz Cumhur İttifakı'nın adayı Sayın Erdoğan'ı destekliyoruz” dese ayakta alkışlarlar aynı gün Demirtaş'ı da serbest bırakırlar. Çok yakın zamanda çözüm sürecinde birbirlerini desteklemediler mi? Asıl beka sorunu nedir biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti devletini bir şahıs devletine dönüştürmek istiyorlar, egemenliği şahsileştirmek istiyorlar, yasama, yürütme, yargı erkleri yalnızca bir kişide toplansın istiyorlar. Devletin temeli olan adaleti çürüttüler, asıl beka sorunu bu.

Ayrıca farkında olmadan her gün terör örgütünün propagandasını yapıyorlar. “Kandil'den talimat alıyorlar” ne demek? Bu Kandil'e güç katmaktır, terör örgütünü büyütmektir. Türkiye'nin güvencesi CHP ve Millet İttifakı'dır.

QOSHE - Seçim güvenliğinde bugün itibarıyla en iyi noktadayız - Ruhat Mengi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçim güvenliğinde bugün itibarıyla en iyi noktadayız

189 0
11.05.2023

Üç gün sonra Türkiye'nin geleceğini belirleyecek, belki de tarihinin en önemli seçimine gidiyoruz. Bu süreçte bugüne kadar görülmemiş şekilde çok sayıda tehdit, en ağır hakaretler ve duyulmamış çirkinlikte söylemler, Millet İttifakı liderlerine, siyasetçilerine ciddi saldırılar, linç girişimleri yapıldı. 14 Mayıs seçimi için Cumhur İttifakı bakanlarının, siyasetçilerinin “darbe girişimi”, “işgalcilere karşı mücadele” gibi akıl almaz sözlerini duyduk. Avustralya'da bir sandıkta yapılan hile, İçişleri Bakanlığı'nın YSK'ya paralel seçim takip sistemi kurması, Anadolu Ajansı'na gereken güvenin kalmamış olması, oy pusulalarıyla ilgili bazı gelişmeler, can güvenliğiyle ilgili konuşmalar vatandaşlarımızın çoğunu endişelendiriyor. Bugün, merak ettiğimiz konuları bütün sürecin birebir içinde olan, hukuki girişimleri kendisi takip eden CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Muharrem Erkek'le konuştum. Anlattıklarını ilgiyle okuyacağınıza eminim.

Muharrem Erkek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1994'te Çanakkale Barosu'na kayıtlı serbest avukat olarak çalışmış, 2000-2002 yılları arasında Baro Yönetiminde görev almış, 2004 ve 2009'da yapılan yerel seçimlerde Çanakkale Belediye Meclis Üyesi seçilmiştir. 25, 26 ve 27'nci dönemlerde Çanakkale Milletvekili seçilen Muharrem Erkek, 2015-2018 yılları arasında TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyeliği ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyeliği yapmıştır. Halen CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı'dır.

Siz hukukçu bir siyasetçisiniz. Bu seçim sürecinde Millet İttifakı liderlerine, yöneticilerine, il binalarına aralıksız saldırılar yapıldı, ‘Asarız, keseriz' lafları falan çok duyuldu ve bunların üstüne Devlet Bahçeli'nin sözleri geldi. Millet İttifakı liderleri için “Bu hainler alsalar, alsalar ağırlaştırılmış müebbet cezası alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar” demesi, bu kadar darbe sözünden sonra yabana atılacak bir söz değil. YSK'yı hiç mi ilgilendirmiyor bunlar; “Bu bir seçim süreci, ne yapıyorsunuz? Bunları söyleyemezsiniz, halkı tahrik edemezsiniz” gibi uyarılarda bulunmuyor. Bir hukukçu olarak ne düşünüyorsunuz?

Saray iktidarı bir hukuk devleti istemiyor. Sürekli ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı şekilde hareket ediyorlar, bu tehdit diliyle konuşuyorlar çünkü bir korku kültürünü egemen kılmak istiyorlar. Ancak böyle iktidarlarını sürdürebileceklerini düşünüyorlar. Tabii kaybettiklerini de görüyorlar, ilk turda kazanacağız. 14 Mayıs'ta ilk turda bitiyor ve kazanıyoruz, 86 milyon kazanıyor, Türkiye kazanıyor ve seçmen şunu da gördü ki bu seçim referandum niteliğinde bir seçim; yani bu sistem devam mı etsin yoksa bu sistem değişsin mi? Bu ucube sistemin son derece yanlış olduğunu, OHAL döneminde referandumda ‘Evet' diyen seçmenlerin bile önemli bir bölümü gördü. Bir değişim talebi çok güçlü bir şekilde geliyor, bu iktidarı kaybetme korkusu sarayın duvarları arasında çok büyük ama korkacak bir şey yok, AK Parti'ye, MHP'ye oy veren seçmen de rahatlayacak, 86 milyon barış içinde huzur içinde kardeşçe yaşayacağız. Cumhur İttifakı'nın kullandığı dilden bıktı usandı millet. Erzurum'da atılan taşlar, kardeşliğe, birlik, beraberliğe, demokrasiye atıldı. O taşları atan gencecik çocukların arkasındakiler önemli bizim için, onları azmettirenler, planlayanlar. Erzurum'da kanun ayaklar altına alındı, hukuk devleti yoktu, kolluk kuvvetlerinin gözü önünde suçlar işlendi, talimat verilerek polisimizin elini kolunu bağladılar, polisimiz görevini yapamadı. İçişleri Bakanı, Yüksek Seçim Kurulu gibi seçim sonuçlarını dakika dakika takip için sistem kuruyor, açıkça yetki gaspı yapıyor. Hukuk güvenliğinin olmadığı yerde işte böyle hukuksuzluklar oluyor, ama bunu yapanlar hukuk önünde hesap verecek. Çok az bir zaman kaldı.

FETÖ'YLE BİRLİKTE YÜRÜDÜLER, PKK'YLA PAZARLIK YAPTILAR

Bu süreçte muhalefeti PKK ve FETÖ'yle ilişkilendirme olayı o kadar arttı ki, “ilk defa terör örgütleri sandıkta” gibi sözler söylemeye başladılar artık, Millet İttifakı bunların yalan olduğunu, gerçeğin tam tersi olduğunu halka yeterince anlatabiliyor mu?

Milletimiz şunu çok iyi biliyor, bunlar tutmuyor artık. Niye böyle yapıyorlar biliyor musunuz? Ekonomik krizi, hayat pahalılığını, işsizliği, adaleti, eğitimi, sığınmacıları, Türkiye'nin en temel sorunlarını mı konuşabilirler? Kendi büyüttükleri bu sorunları konuşmaları mümkün olmadığı için ve Türkiye'nin gerçek gündemini örtmek için bu şekilde neredeyse toplumun yarısından fazlasını terörle ilişkilendiriyorlar. Bu memlekette Kandil'de, Oslo'da, İmralı'da PKK terör örgütüyle masaya oturan tek iktidar Erdoğan iktidarıdır. FETÖ'yle de yıllarca birlikte yürüdüler, çıkarları gerektirdiğinde, PKK'yla da masaya oturup pazarlıklar yaptılar tüm uyarılarımıza rağmen. IŞİD'le de zamanında kol kola girdiler, terör örgütleriyle bunlardan başka kol kola giren yok zaten. Olması da mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakı, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün, demokrasinin, hukuk devletinin güvencesidir. CHP'nin temelinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk vardır, Kuvay-i Milliye vardır. Yani bunları söyleyerek bir sonuç alamazlar ve zaten insanlar da artık itibar etmiyor. Aklı başında hiç kimse itibar etmiyor.

TEK ADAM REJİMLERİ KUTUPLAŞTIRMADAN BESLENİR

Belli bir kemikleşmiş kitleyi inandırdıkları muhakkak, o kitle değişmiyor.

Çok haklısınız, zaten otoriter, popülist, tek adam rejimleri ayrıştırmadan ve kutuplaştırmadan beslenir. Onlar bunu yapmaya çalışıyorlar biz de Millet İttifakı olarak bu kutuplaşma girdabından ülkemizi çekip çıkartacağız.

Bu arada bir şey daha söyleyeceğim; bizi Altılı Masa diye eleştiriyorlardı. Şu anda AK Parti, MHP, Büyük Birlik Partisi, Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti ve HÜDAPAR ile birlikte Cumhur İttifakı kaçlı masa oldu? Bakın HÜDAPAR ile pazarlık yaptılar Hizbullah militanları serbest bırakılıyor. Gaffar Okkan'ın katillerini destekleyenleri listelerine milletvekili adayı olarak yazanlar Millet İttifakı'na hiçbir şey söyleyemezler. Konca Kuriş'i, domuz bağlarıyla insanları bağlayıp canlı canlı gömenleri destekleyenleri listelerine aldılar. Onun için herkes gerçeği görüyor.

Türkiye'ye en büyük kötülüğü bu saray iktidarı yapıyor. Camiye, kışlaya, adliyeye, okula dahi siyaset soktular. Mesela Van'da yaşadık, Erdoğan miting yapıyor ortaokul binalarına AK Parti ve Erdoğan'ın dev afişleri asılmış, sonradan kaldırttık. Okula bile siyaset sokan bir zihniyet Türkiye'nin yarınlarını inşa edebilir mi? Anayasamızın başlangıç kısmında “Kutsal din duyguları, devlet ve........

© Sözcü


Get it on Google Play