Bir Jandarma Birliği, altı asker kaçağını yakalamak için, 13 Şubat 1925’te Bingöl’ün Eğil Bucağı’na bağlı Piran köyüne gelir. Şeyh Sait, 300 kadar atlı isyancıyla birlikte oradadır. Kaçakları Jandarmaya vermek istemez ve askerlere ateş açar. İki teğmeni tutsak alır. Tarihe, Şeyh Sait isyanı olarak geçen ayaklanma böyle başlar.
Şeyh Sait, Hınıslı bir aşiret reisidir. Okuma yazma bilmeyen bir toprak ağasıdır. Bölgedeki Nakşibendi Tarikatı’na bağlı müritlerin önderidir. Dinsel konumunu kullanarak, köylülere ücretsiz çobanlık yaptırır. Onların sırtından da büyük bir servet kazanır.
★★★
Şeyh Sait’in silahlı isyancıları, ellerinde yeşil sancak, göğüslerinin üzerinde Kur’an-ı Kerim; bankaları, evleri, dükkanları soyarak ilerlediler. “Kürdistan”ın geçici başkenti yapmayı düşündükleri Bingöl ve Elazığ’ı ele geçirdiler. Lice’yi Ergani’yi ve çok sayıda köyü işgal ettiler.
Camilerden Türk askerine ateş açtılar. Çatışmalar, Diyarbakır’da bir savaş durumunu yansıtıyordu. Şeyh Sait’in hocaları ise halkı kışkırtmak için, isyancılarla birlikte savaşanlara cennette ödüller vadediyorlardı.
Kent ve köylerde bildiriler dağıtılıyor; “Hilafetsiz Müslümanlık olmaz; saltanat ve hilafet geri getirilmeli, okullarda dinsizlik öğreten, kadınları yarı çıplak gezdiren Kemalist hükümetin başı ezilmelidir” deniyordu.
Ayaklanmaya, özellikle Varto ve Tunceli’nin Alevi aşiretleri katılmazlar. Hatta karşı koyarlar. Veli Ağa Aşireti, Şeyh Sait’e karşı savaşır. Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle 27 Şubat 1925’te Hormek Aşireti’ne bir kutlama telgrafı gönderir.
İsyancılar, 1925 Nisan ayı ortasında kuşatılırlar. Şeyh Sait teslim olur. Üzerinde, çeşitli belgeler ve........