Tez elden parlamenter demokrasi

Pek sık olmasa da zaman zaman arkadaş grubumuz ile bir araya gelip hem geçmişten, hem de içinde bulunduğumuz günlerden sohbet ederiz. Bugünün konuları pek içimizi açamasa da birlikte olmak ve tartışmak hepimize yeni bir bakış açısı sağlar, umutsuz olan varsa bir diğerinin umuduyla umutlanır.

Son toplantıda da bir arkadaşımız günümüzün hem medyada, hem de TV’de çok tartışılan konusu olan CHP’deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunu açmıştı ki bir anda lafı ağzına tıkıldı.

Yetti artık bu konu, gece gündüz bu konu, gına geldi diye hep bir ağızdan sesler yükseldi. Söyleyen arkadaşımız Olgun buz gibi oldu, şaşırdı ve sessiz kaldı. Bir diğer arkadaşımız, bizler burada yılların verdiği dostluk ve kardeşlik duyguları ile bir araya geliyoruz. Buradaki ses yükseltilmesinin nedeninin o arkadaşımızla alakası olmadığının ama yıllardır tüm kurumları ile çökme noktasına gelen ülkenin, yığınla meselesi varken, CHP’de konuşulan konular olmasıydı. Başta yönetilemeyen bir ekonomi ve bunun yüzünden yurttaşın içine düştüğü yokluk ve yoksulluk konuşulmalıydı CHP’de. Sadece bu bile tek başına ülkeyi yöneten bir iktidarın iflası demekti çünkü.

Değerli Okurlar, Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP öyle bir işe bulaştırıldı ki ortalık adeta örtülü( herkesin karnından konuştuğu) bir sanal savaş alanına döndü. Halbuki kimsenin böyle bir derdi yoktu. Halkın yokluk ve yoksullukla boğuştuğu, adaletin mumla arandığı bir dönemde sen mi ben mi kavgası nereden çıkmıştı? Hani derler ya “Delinin biri kuyuya taş atar, bin akıllı çıkaramaz”. Tıpkı buna........

© Sözcü