Tanrı’nın lütfunun kullanım kılavuzu

Donald Trump, partisinin gençlik lideri Charlie Kirk’ün keskin nişancı kurşunuyla katledilmesini “Tanrı’nın bir lütfu” diye gördü. Bu; hukuku, medyayı ve bürokrasiyi bir baskı aygıtına dönüştürme için açılmış kapıydı.

Kirk’ün ölümünün hemen ardından Washington’da düğmeye basıldı. Trump cephesi, “düşman” listesini genişletti. Komedyenler, gazeteciler, sivil toplum hatta üniversite fonları bir anda hedef tahtasına dizildi. Washington, bir haftada otoriterliğin laboratuvarına dönüştü.

ABC; “Jimmy Kimmel” şovunu yayından çekti. Gerekçe açıkça söylenmese de mesaj netti. Federal İletişim Komisyonu, Kimmel’ın sözleri nedeniyle ABC’nin lisansının iptalini ima etti.

★★★

CBS televizyonu Trump’la yaptığı uzlaşmayla muhalif şovmen Stephen Colbert’i ekrandan indirdi.

NBC’de Seth Meyers ve Jimmy Fallon talk-şovları da sıraya girdi.

Televizyonların yayın odalarına buz gibi bir not düşüldü... “Yanlış konuşursan ekmek tekneni kaybedersin.”

Trump aynı hafta The New York Times’a 15 milyar dolarlık tazminat davası açtı. Yargıç davayı reddetti. Ama asıl amaç hukuki değil, siyasi bir mesajdı. “Eleştiriyi sana pahalıya patlatırım” diyordu.

★★★

Baskıdan sivil toplum kuruluşları da nasibini aldı. George Soros’un........

© Sözcü